Bilenler bilir ki Eurovision denince akan sular durur benim için. Küçük yaşlarda tanıştığım bu yarışmayı kendimi bildim bileli takip ediyor ve her şarkımıza, temsilcimize ayrı heyecan duyuyorum. 2021 senesinde Estonya’da gerçekleşen yarışmada ülkemizi Buket Bengisu & Grup Safir temsil ediyor ki 29 ülke katılıyor ve 16’ncılıkla ayrılıyoruz yarışmadan, ayrıca bir not; bir yıl sonra ilk birinciliğimizi kazanıyoruz Sertab Erener ile.
Bengisu, Türkçe ve İngilizce olarak “Leylaklar Soldu Kalbinde” isimli şarkıya hayat veriyorlar ki devamında da birçok yarışmada derece alıyor ve yine birçok festivalde ya da Eurovision etkinliklerinde karşılaşmaya devam ediyoruz kendisi ile. Geçtiğimiz sene Haziran ayında OGAE Türkiye’nin partisinde de kendisine gösterilen yakın ilgi ve sevgiyi görebiliyorum ve tanışmaktan çok mutlu ayrılıyorum adıma da.
O süreçte yeni şarkısı “Yalan” ile karşılaşıyoruz ki geçtiğimiz senenin en duygusal, en samimi şarkılarından biri oluyor bu çalışma. Devamında bu ay içinde de “Kırık Ayna” bekliyor bizi ki her iki şarkı da eşi Doğan Kospançalı’ya ait ve her iki şarkı aslında bir yeniden yorum. Çünkü söyleşimizde de okuyacaksınız yarışmalarda dereceleri var ama albüm ya da dijital üzerinde hiç dinleme şansını bulamadığımız şarkı her ikisi de ne güzel, doğru bir tercih olmuş yeniden anımsanması, yorumlanması.
Bengisu aynı zamanda yine değerli eşi ile uzun soluklu bir TV programı geçirdi hayata ve devamında birçok projenin içinde yer almaya devam etti. Yine uzun zamandır sahnelerin de aranılan ve keyifle dinlenilen çalışkan isimlerinden birisi. Yeni şarkı heyecanı, yine sahne süreci derken vakit ayırdı Müzik Ekspres için ve sorularımı yanıtladı. En yakın zamanda kendisini sahnede de dinlemeyi iple çekiyorum ve çok teşekkür ediyorum bizimle birlikte olduğu için. Bir teşekkür de sevgili Nagihan Ataç için.
Kadri Karahan
Her şeyin ilk başladığı yere dönmemiz gerekirse ve oradan aldığınız eğitime yol almamız gerekirse o yıllar bugünden ne kadar uzak ve anıları ne kadar taze, ilk adımlarınız nasıl bir heyecan ve ilk profesyonel yolculuk nereye, ne zaman?
Her şey benim için iki türlü başladı; alaylı olarak babam Selahattin Bengisu ilk birlikte amcam Münir Bengisu’nun program yaptıkları sahnelerde direkt sahne tozu yutarak, akademik olarak da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Türkiye’nin en iyi hocalarından aldığım eğitim ile. Bu yolculuğa birlikte adım attığım insanların pek çoğuyla hayatım halen kesişiyor, o yüzden anılar hep taze, o yıllar çok uzak değil gibi.
İlk adımların heyecanı tabii ki bambaşka! İlk profesyonel yolculuğum babam ve amcam ile 1996yılbaşı balosunda başladı. Kadrosunda Demet Sağıroğlu, Mehmet Ali Erbil, Çiğdem Tunç, Muazzez Ersoy gibi sanatçıların bulunduğu bir programda orkestra solisti olarak görev aldım. Büyük heyecan, büyük sorumluluk…
Bir Eurovision takipçisi olduğumu biliyorsunuz ki isminiz ve sesinizle ilk tanışmam da orada oluyor herkes gibi. Belki bin defa anlattınız ama Ekspres olarak dinlemedik. 2002 yılında leylaklar soluyor ama siz o sahnede ülkemizi başarı ile temsil ediyorsunuz ki etkisi geçmiyor. Grup Safir orada doğuyor; bizler ve dünya sizi alkışlıyor. Anılarınızı, heyecanınızı, bugün baktığınızda o yılları konuşalım istiyorum.
Sizi bir milyar civarında insanın izlediği bir “şov”da Atatürk Türkiye’sini çağdaş, modern bir Türk kadını olarak temsil etmek guruların en büyüğü. Ki hem bestecimiz Fani Hodara, hem de İngilizce sözlerimizi yazan Figen Çakmak, hem de vokaldeki canım arkadaşlarım Dilek Aba, Sitare Bilge ve Gülnur Gökçe ve modacımız Arzu Kaprol de başarılı Türk kadınları. Tabii söz yazarımız Sami Hodara, vokalde Eser Alioğlu ve aranjörümüz Selim Çaldıran hocamızı da burada anmak isterim.
Hani “Anlatılmaz, yaşanır” derler ya, o türden bir heyecan. Anı derseniz; babamla sahneye çıkmadan 5 dakika önce telefonda konuştuğumda heyecandan öldüğümü söyledim, o da o kadar heyecanlı ki, bana tüm naifliğiyle “Korkma, yalnız değilsin bir milyar insan seni izleyecek!” diye cevap vermişti, iyice elim ayağıma dolaştı, sahneye öyle çıktım.
Burada bir parantez açalım ve genel olarak yarışmayı sizden dinleyelim isterim. Mesela sizin hafızanızda yarışma en eski nerede yer ediyordu. Sizden sonraki sene mesela TRT direkt şarkıcı ve beste seçimi ile başvurdu ayrıca oylama sistemleri değişti yarışma üzerinde. Bir birincilik çok güzel elbette de şarkının yıllar sonra da hep bir ağızdan söylenmesi de ayrı keyif bir yerde. Sonrasında adınıza neler oldu?
Belleğimde Ajda Pekkan, Kayahan, MFÖ ve Çetin Alp ön sırada yer alıyorlar. Ancak tüm temsilcilerimizin içinde zamanla Semiha Yankı ve şarkısı “Seninle Bir Dakika”nın yüreğimde yeri ayrıdır. İlerleyen yıllarda müzikal kariyerime şarkıcı ve eğitmen olarak devam ettim ve bu süreçlerde hep sevgi ve saygı gördüm. Katıldığım yurt içi ve yurt dışı Eurovision festivallerinde adeta star muamelesi gördüm, görüyorum. Bu tabii ki insan ruhunu okşayan bir şey.
Normalde söyleşimizin sonunda kısa sorularım ve yanıtlarım olur ama size burada da bir parantez açmak istiyorum ve Eurovision enlerinizi dinleyelim istiyorum.
Yarışma tarihinde…
Her sene devamlı olarak takip ediyor musunuz, sizin için hala aynı heyecanda mı?
– Evet, her sene takipteyim, şarkı tarzları ve kaliteleri zaman zaman yerlerde olsa da heyecanım hep dorukta izliyorum.
Yarışma ile popüler olan isimler denince siz kimi anımsıyorsunuz?
ABBA, Atilla Şereftuğ ve Céline Dion, Johnny Logan benim için özel isimler.
Sizin için en güzel şarkı ya da birincilik hangisiydi?
En güzel şarkının cevabı çok zor, bir sayfa liste yazmam gerekir ama en güzel birincilik elbette Türkiye olarak bizim olan birincilik.
Üzüldüğünüz ve hakkı yendi dediğiniz bir şarkı ya da şarkıcı var mı?
– Manga’nın şarkısı “We Could Be The Same” ve Mor ve Ötesi’nin “Deli” şarkısı çok daha yükseklerde yer almalıydı bence.
Sertap Erener’in birinciliği ve o dönem hissettikleriniz?
Öncelikle mutluluk ve gurur! Zira bu birinciliği ülke olarak kazanıyorsunuz ve düşünün tüm salon şarkınızla ayakta, bize ait ritim ve dans figürleriyle coşuyor.
ya bugün Türkiye’nin katılmıyor olması?
Büyük hata ve vizyonsuzluk örneği!
Ve biliyorum sizi çok seven bir Eurovision dinleyicisi var, onlara neler söylemek istersiniz?
Elimden geldiğince etkinlik ve buluşmalara katılmaya çalışıyorum. Bu sayede onlarla çok güzel paylaşımlarımız oluyor. Onları çok seviyorum. Müzik hayatım boyunca pek çoğundan çok güzel destekler aldım, alıyorum, fakat sürekli üreten bir müzisyen olarak attığım adımların, çıkardığım şarkıların daha çok insana ulaşması adına onlardan daha etkin ve verimli destekler bekliyorum.
Ve devamında başka yarışmalarda ve festivallerde karşılaştık sizinle. Birçoğundan da ödüller ve dereceler ile ayrıldınız. Ama devamı sürecinde bir albüm yayınlamadınız mesela ama sahnelerden de uzak kalmadınız. Neler yaptınız o yıllar içinde?
Urla 1. Tanju Okan Şarkı Yarışması 1.liği ve “En iyi yorumcu ödülü” ve 23. Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması 2.liği hayatımın en önemli başarılarından. 2020’den bu yana tekli çalışmalar yayınlıyorum. Ayrıca eşimle KRT’de bir buçuk yıl süren bir müzikli sohbet programı yaptık. Ve tabii ki sürekli konser ve sahne programları.
Ve müzikte de dengeler değişti, dijital albümler dönemi başladı. Bu platformda ilk yer alan çalışmanız “Drama Köprüsü” oldu ve Cem Session serisinde yer aldınız. Serinin ikinci albümünde de eşiniz Doğan Bey’e ait bir özgün çalışmada dinledik sizi. Bir Cem Sayar projesiydi, siz nasıl dahil oldunuz?
Cem Sayar bana ilk olarak “Yalan” şarkımı yayınlamak üzere bir teklifte bulundu. Bu yapımın hazırlık sürecinde Drama Köprüsü ve Asla Asla’yı da onun karma projelerine dahil etme teklifi yine ondan geldi. Yani biz üç yapımı aynı anda vücuda getirdik sayılır. Buradan da Cem Sayar abimize yürek dolusu sevgilerimi yolluyorum. O da halen elektronik müzik alanında kendi ismiyle harika albümler yayınlamaya devam ediyor.
Yine çok önemli müzisyenlerle bir projenin içinde daha yer aldınız ki Orhan Osman Live Balkan Express Project. Bir sahne çalışmasıydı ama albüm üzerinde de yayınlandı. Sahne sizin işinizdi kuşkusuz ama burada bambaşka müzisyenler, bambaşka bir repertuar vardı, nasıl dahil oldunuz ve sizin kariyerinizde nasıl bir yerde bugün o sahne, o proje?
Orhan Osman büyük bir müzisyen ve proje adamı, dünya çapında bir virtüöz. Onunla uzun süre sahnede birlikte şarkı söyledim ve o da bu projede bana yakışacağını düşündüğü eserle yer verdi. Projede yer alan tüm müzisyenler ve teknik ekip alanında “büyük usta” sıfatı taşıyan kimseler. Bu insanlarla bu tip projelerde bir arada olduğunuzda hem çok şey öğreniyorsunuz hem de çok keyifli paylaşımlarınız oluyor.
Geçen seneye gelelim ve hadi hep birlikte bir “Yalan” söyleyelim. Ne kadar güzel bir şarkı dinledik sizden, yine eşiniz Doğan Kospançalı sözü ve müziğiydi, Eser Taşkıran, Eylem Pelit, Volkan Öktem, Uğur Onatkut, Türker Otçu, İstanbul Strings gibi önemli müzisyenler yer alıyordu içinde, pop müziğin özlediği bir boşluğu doldurdu şarkınız. Size nasıl yansıdı etkisi, ne kadar sevildi bu “Yalan”?
Bu şarkı 1. Tanju Okan Şakı Yarışması’nda bize 1.lik, banaysa en iyi yorumculuk ödülü getiren şarkıdır. Alışılmış şarkı formlarından uzak, güncel trendlere uymayan bir yapıt. Bu özellikleriyle benim için “zamansız şarkılar” kategorisinde yer alıyor ve uzun yıllar dinleneceğini düşünüyorum. “Kendini ne tarz bir şarkıyla, hangi şarkıyla takdim etmek isterdin?” diye bir soru yöneltseniz, cevabı “Yalan” olurdu.
Bir yerde yeni şarkı “Kırık Ayna” için de “Yalan”ın devamı diyebilir miyiz? Orada o çok sevdiğimiz sesinizin müziği ile olan dostluğu sanki burada da karşımıza çıkıyor ki yine eşiniz imzalı şarkı, bu kez Ödül Erdoğan düzenlemesi ve Bodrum görüntüleri ile muhteşem de bir klibi var. Henüz çok yeni yayınlandı ama kuşkusuz ilk adımları geçen yıl atıldı ve nasıl hazırlanıldı bu şarkıya?
Bu şarkı da 23. Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması ikincisi ödülünün sahibi. Aslında çıkış sırası olarak önce bu şarkıyı yayınlayacaktık ancak pandemi koşulları sebebiyle klip çalışması biraz zaman alınca “Yalan”ı önceledik, zira ikisi birbirine uzak şarkılar değil. Doğan bana ilk dinlettiğinde “Bunu şarkıyı kesinlikle ben söylemeliyim” dedim. O sırada yarışma duyurusu yayınlandı, “Hadi katılalım” deyiverdik. Ödül Erdoğan çok güzel bir düzenleme yaptı, yarışmanın organizatörü kıymetli Ali Rıza Türker abimiz ve ekibi de pandemi koşullarının tüm zorluklarına karşın harika bir organizasyon gerçekleştirdiler, onlara da buradan teşekkürlerimi, saygılarımı takdim ediyorum.
Takip eden biri olarak sizi sahnelerde sürekli güzel bir enerji ile görüyorum ki bir yerde de yazdım siz birçok kişinin dostu gibi bir yerdesiniz, eskilerden bir yerden tanıdığı, arkadaşı; yani bu içtenliğiniz müziğinizle, sesinizle buluşunca elbette ki heyecan yüksek oluyor ve ardı arkası kesilmiyor. Sahneler sizin için nasıl bir aşk, nasıl hazırlanıyorsunuz, neler yaşanıyor orada?
Ben sahnede sevmediğim hiç bir şarkıyı söylemiyorum. Sadece kendi tercih ettiğim bir repertuvarla insanları eğlendirebilmek, mutlu edebilmek gerçekten bir lüks sayılabilir. Ama bunu yılların tecrübesi ve getirdiği olgunluğa ve işimi gerçekten severek yapmama borçlu olduğumu düşünüyorum. Ne mekân, ne müzisyen ne de şarkı seçimi bakımından kaliteden ödün vermemeye özen gösteriyorum. Alışılagelmişin dışında yapıtlardan oluşan bir repertuvarım var ve her geçen gün yeni şarkılar öğrenip ekliyorum dağarcığıma.
Yeni bir yıldayız, bu yıl nasıl geçsin, neler olsun, siz adına bizi neler beklesin ya da biz adına sizi neler beklesin, nerelerde buluşalım mesela, neler yapalım. Hadi güzel cümlelerle ayrılalım bu söyleşiden, bir de bizim için bir şarkı seçin lütfen. Hayatınızın en güzel şarkısı olsun mesela onu dinleyelim en sonda hep beraber.
2023 yılı Cumhuriyet’imizin 100. yılı. Bu kutlu yılın adını Atatürk çoktan koymuş ve ülkemiz ve insanlık adına her konuda ışığı 100 yıl öncesinde o bize tutmuş. Beklentim herkesin bir gün onun yolunda ve ışığında kendini bulması ve aydınlanması. Güzel günlerde, keyifli ortamlarda, şarkılar söyleyen şen çocuklar misali buluşmak elbette en büyük dileğimiz.
Seçtiğim şarkı Whitney Houston yorumuyla “The Greatest Love of All” olsun.