EDİTÖRDEN
Anasayfa / SÖYLEŞİLER / Güneş Özgeç

Güneş Özgeç

2023 yılının son günlerine doğru Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşen bir yılbaşı etkinliğine davetliydim ve kutlamalar çerçevesinde Kalben ve kendisinin de konseri  olacaktı. O çok keyifli geçen birkaç saatin ardından konser alanına gittiğimde Güneş Özgeç sahnedeydi. Daha öncesi kendisini dinleme şansını bulmamıştım ki bu sürecin ertesinde  “Bu Gemi Yandı”dan itibaren şarkılarını paylaşmaktan mutluluk duydum sayfalarımızda.

Güneş Özgeç çok yönlü bir müzisyen ki küçük yaşta kabul edildiği konservatuar eğitiminde klasik müzikle ilk adımlarını atıyor sanat dünyasına. Daha sonrasında sözler yazıyor, besteler yapıyor ve aranjelerini gerçekleştiriyor. Bir dönem TRT Çocuk ve Nickelodeon Türkiye kanalının müzik yönetmeni görevini yürütüyor ve  Netflix (Black Mirror, Monster High, Lost And Found, Harvey Street Kids), Dreamworks (Dreamtopia), Cbeebies (NumTums, Charlie And Lola) yapımı birçok diziye de sesiyle hayat veriyor.

Rashit, Mor ve Ötesi, Direc-t, Ömer Özgeç, Şenova Ülker, İdil Biret, Suna Kan, Ayşegül Sarıca, Shlomo Mintz, İbrahim Yazıcı gibi birçok önemli isimle ve grupla sahnede ve stüdyoda çalışıyor. Özeti yapmak gerçekten zor ama gunesozgec.com adresinden hakkında tüm detaylara ulaşmanız mümkün. Ve devamında neler oluyor yazdığı şarkılar bir bir karşımıza çıkıyor, konserlerde karşılaşmaya başlıyoruz. Bu arada hala devam ettirdiği bir de projesi var: Ayda Bir Güneş. Sohbetli akustik konserlerinde müzisyen dostlarını ağırlıyor ve tüm bu kayıtlara da YouTube sayfası üzerinden ulaşabiliyorsunuz.

Geçtiğimiz ay yayınladığı “Kertenkele Kraliçe’nin Zamansız Masalları” isimli  albümü ile yola devam eden Özgeç yoğun süreci içinde bizlere de vakit ayırdı ve sayfalarımızın konuğu oldu. Dünden bugüne müzik yolculuğunu konuştuk ve en yakın zamanda da bir araya gelmeyi ve nice albüm sayfalarımızda buluşmayı diledik. Kendisine, sevgili Gizem Ertürk’e çok teşekkür ediyorum. Güzel ve Güneş’li bir hafta olsun hepimize.

Kadri Karahan

 

 

İnstagram

Youtube

Twitter

 

 

“Kertenkele Kraliçe’nin Zamansız Masalları” uzun zamandır süren single yolculuğunuzun ardından gelen ilk albüm ve dokusu çok güzel. Şarkılarınıza ve ilk albüme gelen sürecin en başına dönmemiz gerekirse sizi müzikle tanışmanızın o ilk yıllarına götürelim istiyorum, Küçük yaşlarda seslendirme yaptınız, şarkılar söylediniz ve devlet konservatuarını kazanarak keman, viyola ve piyano ile tanıştınız. Müzik sizin için nasıl bir çocukluktu, çocukluk nasıl bir müzikti ya da?

Övgülerinize çok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Kendimi bildim bileli şarkı söylerim; uydurma dillerde, kendi bestelerim ve sevdiğim şarkıları da söylerdim tabii… Babamın gitarıyla oynadığımı hatırlıyorum ama o bana göstermemişti veya nota da öğretmemişti muhtemelen ben sormadım, talep etmedim diyedir. İlkokul bitince ortaokulda konservatuvara girdim ve aslında her şeyi orada öğrendim. Korkunç zorlu ve uzun bir süreçti, bana çok şey kattı olumlu ve olumsuz anlamda, beni ben yapan en büyük unsurlardan biri okulum MSGSÜDK’dir.

 

 

Klasik müzik tutkunuz size o dönemde bir oda müzik grubu kurdurdu, ülkenin önemli müzisyenlerine sahnede eşlik ettiniz ve hayatınıza devamında önemli yapımlarda film – dizi müziği besteciliği, prodüktörlüğü getirdi. Aslında popüler bir sektörün içindeydiniz ama bir tür gizli kahraman görevini de üstlendiniz. Kariyerinizin bu süreci sizi bugün yaptığınız müziğe ya da sürecinize nasıl hazırladı, nasıl bir deneyim de diyebilirim klasik olarak.

Aslında benim en büyük tutkum hep yeni bir şeyler yapmaktı, kurduğum oda müziği grubumda da amacım yeni bestecilerin çalınmamış eserlerini çalmaktı; hem besteciler, hem bizim, hem de dinleyen için olmayan bir alan açmak istemiştim. Genç besteciler provalarımıza katılıyor, eserlerinin teknik kısımlarıyla ilgili bize danışıyorlardı, bence harika bir girişimdi, bunu yaptığım için kendimle gurur duyuyorum.

Konservatuardayken de her zaman çağdaş müziğe ilgim olmuştu, binlerce yorumu olan ve muhteşem şekilde icra edilmiş eserleri dinlemek elbette çok zevkli ve besleyici ama benim ilgim yapılmamış, az icra edilen ve yeni denenen şeylereydi. Şimdi de pop çatısı altında kendi dünyamı oluşturuyorum.

 

 

2018 yılı bir “Kahve” çıkageldiniz ve devamında “İkaria” ve “Sonbahar” ile şarkılarınız artık daha çok kişinin dinlenisine sunuldu. Bu akış tüm hızı ile devam edecekken pandemi süreci başladı ama bu size bir stüdyo kazandırdı ve işin daha bir mutfağında olmaya zemin hazırladı diyebilir miyiz? Zira devamında Kalben’in “Eski Dünyanın Yangını” albümünde karşılaştık sizinle. İlerleyen günler sahne birlikteliğinizi de sunacaktı bizlere ki yolunuz nasıl kesişti, nasıl birlikte iyi hissettiniz kendinizi?

Pandemi beni kariyer ve ruh hali olarak epey sarstı, o sırada içinde bulunduğum durum beni epey aşağı çekmişti. Diplerden çıkmam zaman aldı ama şimdi müzik açısından en iyi hissettiğim yerdeyim. Kalben’in bana al bu şarkıları sen yap demesi o dönem için çılgın bir fikirdi bence ve bana o kadar iyi geldi ki, oradan aldığım güç ile bugünkü yolumun ilk adımı olan ‘’Bence Gerçek Hepsi’’yi bitirdim ve sonra devamı geldi zaten.

 

 

2018 yılına geldiğimizde bir bir şarkılarınız kapımızı çalmaya başladı. O günden bugüne tüm şarkılarınızı baz alarak ilk önce şunu sormak istiyorum. Şarkılarınıza en çok neler ilham verdi, besteden düzenlemeye daha sonra işin mutfak yanından sahneye bir şarkı nasıl yol aldı mesela, bu süre içinde şarkıdan şarkıya dinleyici kitleniz de arttı ve onlardan size dönüşler nasıl olmaya başladı, nasıl bir bağ oluştu dinleyici – müzisyen olarak aranızda.

Aslında kendimi bildim bileli bunu yapmak istiyordum ama korkular vs. yüzünden 2018’e kadar kendimi tuttum ve en sonunda patlama noktasına geldim ve olaylar başladı :)

Herhalde yaşadığım, gördüğüm her şeyden ilham alıyorumdur, insan kendini çok da analiz etmiyor. Belli bir sistemim yok beste yaparken, oyun oynuyorum sadece, oyunum da her şarkıda farklı seyrediyor.

 

 

Aslında arada şarkılara remixler geldi bir yanda katkıda bulunduğunuz önemli albümler, çalıştığınız isimler de oldu kuşkusuz ama genellikle iki isimle karşılaştım özellikle son çalışmalar içinde. Biri Erdem Helvacıoğlu diğeri de Alp Turaç. Ötesinde tek kişilik bir ordu diyebilir miyiz sizin için ya da bir şekilde siz kendinizi bir müzisyen olarak nasıl tanımlıyorsunuz sizden öğrenebiliriz. Hassasiyetleriniz nedir ya da bir şarkıya – projeye ya da müzisyene inanma sebebiniz?

Alp çok eski arkadaşım, başından beri mixleri onunla yapıyoruz, Erdem’i de aslında klasik müzik dünyasından tanırdım ama uzun süredir yollarımız kesişmemişti, Alp’in vesilesiyle böyle mini bir ekip kurduk ve sıkı bir şekilde ilerliyoruz. Ben birkaç istisna dışında kendi şarkılarımın aranje ve prodüksiyonunu da kendim yaptığım için şarkılara bir şarkıcı, şarkı yazarı ya da aranjör, prodüktör gibi değil de daha bütünsel olarak, bir besteci gibi yaklaşıyorum. Bu dinleyiciye bir farklılık hissettiriyor mu, onu da siz söyleyin.

 

Albümden önce şarkılarınız tek tek karşılaştığımda bir tanesi özellikle dikkatimi çekti ki aslında sizin de ilk cover çalışmanız oldu sanırım. Çok eskilere götürdünüz bizi “İstanbul Hatırası” ile ki şarkının yayınlandığı günlerde aynı isimli Fatih Akın belgeseli de yeniden yayına girdi ve bu eşzamanlılık sizi de heyecanlandırdı. Bu şarkı peki nerden aklınıza geldi; Bir şekilde Sezen Aksu, Aysel Gürel ve Arto Tunçboyacıyan ile yolunuzun bu şekilde de olsa kesişmesi nasıl özetlenir sizde?

2019’da bir Aysel Gürel anma gecesi için üç şarkı istenmişti benden ve bu etkinlik için İstanbul Hatırası’nı da seçip yorumlamıştım. Şarkıyı kendi şarkım gibi sevdim, arada da konserlerimde söylüyordum. Şarkı albümümün temasına çok uygun olduğu için kendi anlayışımda düzenleyip albüme ekledim.

 

İlk albümünüze gelebilmem için bu soruları sormam gerekiyordu zira bir hayli üzerinde titizlikle çalışıldığı belli bir çalışma ile karşı karşıyayız. Kertenkele Kraliçe ilhamını Jim Morrison’dan alırken zamansız masallara da Göbeklitepe esin katmış. Peki tüm bu ilham bu albümde sözlere notalara nasıl yansıdı; nasıl bir ruh hali başladınız? Bütününde bu albüm neyin özeti, aslında her şarkının içinde bir ayrı dünyası, bir hikayesi var öyle değil mi?

Albümüm oluşmadan önce şöyle bir not almıştım: ‘’zaman – (sızlık)’’ ve albüm bunun etrafında şekillendi. Albümde babanızın da bir bestesi var ki bir Melih Cevdet Anday şiiri olan “Likyalı Kadınlar”; yıllar önce kendisi de yorumlamış bu söyleşi vesilesi haberim oldu. Üstelik bu şarkı Dünya Kadınlar Günü’nde yayınlarak da ayrıca anlamlandı. “Ağlamadan söylemeyi başardım” demişsiniz ki bu da sizdeki etkisini gösteriyor. Bir müzisyen ailenin kızı olarak babanızın bir şarkısını yorumlamak, bir şiirin beste olması, böyle bir günde dinleyici ile buluşması. Sanırım bu şarkınıza dair de duygu ve düşüncelerinizi de öğrenmeden geçmek istemiyorum. Çok beğendiğim bir şarkı; önceleri babamla konsere çıktığımda bu şarkıya eşlik ederken ağlamamı zor tutuyordum, beni çok duygulandırıyor. Kendi yorumumla albümüme kattığım için epey iyi hissediyorum, aklımda babamın yorumlamak istediğim birkaç şarkısı daha var.

 

 

Yakın zamanda albümdeki şarkılardan dört tanesinin akustik versiyonu ve birkaç düet projesi de gelen haberler arasında. Peki ipuçları alabilir miyiz bu şarkılarla ilgili?

Aslında konserlere gelenler hangilerinin akustik geleceğini tahmin edebilir, çünkü daha önceden o şekilde çalıyordum. Tek bir tane söyleyim; albüme ismini de veren ‘’Kertenkele’’nin akustik versiyonu kesin olarak gelecek. Bunun dışında benim için çok özel bir grubun tribüte albümü için yaptığım cover şarkı da var yakında.

 

Ve bir süredir devam eden “Ayda Bir Güneş” isimli sohbetli bir sahneniz var ve bugüne kadar birçok isim (Kalben, Selin Sümbültepe, Birkan Nasuhoğlu) konuğunuz oldu. Henüz dahil olamadım ve ilk fırsatta geleceğim elbette ama öncelikle sahnenin bu konsepti nasıl doğdu, nasıl yol aldı, orada neler yaşanıyor. Devamında önümüz yaz ve birçok festival ya da sahne alacak; hazırlıklar var mı yeni albümle yeni konserlere?

Ayda Bir Güneş çok keyifli oluyor, beklerim her zaman. Oldukça sıcak bir atmosferde konukların da katılımıyla gerçekleşiyor. Hepimiz toplanıp sohbet ediyormuşuz, arada da şarkılar söylüyormuşuzcasına gerçekleşiyor. Bunun dışında bir kaç konser duyurusu da yapacağım yakında :)

 

Ve finalde biraz daha kısa tutalım soruları ve sizi daha fazla yormayalım.
Mesela size müzik yolculuğunuzda en büyük ilhamı kim verdi, kimleri dinlediniz ve hala aynı aşkla, heyecanla dinliyorsunuz?

O kadar karışık ki, daha yeni bununla alakalı bir liste yapmıştım hatta; listede Şostakoviç de var, Michael Jackson da, ama müziğimin benzediğini düşündüğüm bir sanatçı yok listede ve aklımda. Yola çıkışım birini örnek alarak olmadı hiç bir zaman, kendi biçimimi oluşturmaya çalıştım.

Bir gün özellikle çalışmayı istediğiniz, dilediğiniz bir müzisyen var mı?

Beğendiğim ve nasıl çalıştığını merak ettiğim çok kişi var tabii ama öyle spesifik biri yok aklımda. Şu an aklıma gelen birini yazacağım; Quincy Jones’un çalışma biçimine tanık olmak isterdim.

Birçok konserde yer aldınız, sizin için en unutulmaz olanı hangisiydi?

Gitarımla çıktığım ilk konser 2018 ‘’Herkes Tek’’ unutulmazdı, epey heyecanlanmıştım. 2022 Kalamış Fest ilk büyük konserimdi, kendimi çok ait hissetmiştim.

Günümüz müzik dünyasında peki kimleri başarılı buluyorsunuz, mesela en son hangi şarkıyı ya da albümü dinlediniz?

En son babelfis’ten Keçi’yi keşfettim ve çok sevdim.

 

Hayatınızın enlerine bir de edebiyatla ve sinema ile devam edelim mi mesela, en sevdiğiniz şair ya da yazarlar, yönetmenler ya da filmler?

İhsan Oktay Anar’ı çok seviyorum, şair de Melih Cevdet diyeceğim. Geçen gün Poor Things’i izledim. Bu ara Jim Jarmush izliyorum sıradan. Milos Forman’ın filmlerini seviyorum, Hair en çok izlediğim ve bende çok iz bırakmış filmdir.

Ve müziği tek bir soru için yalnız bırakırsak hayatınızın diğer renkleri nedir, günlük hayatınızın diğer alışkanlıklar, renkleri, olmazsa olmazları mesela?

Hayvanlar ve doğa olmazsa olmazım herhalde. Şehir hayatını ve bir kafede zaman geçirmeyi de çok seviyorum.

 

Söyleşilerim sonunda konuğuma anlık ruh halini anlatan bir şarkı ile veda edelim istiyorum ve bugün ya da bu süreç tam da bu şarkı gibiyim derseniz hangisi olurdu o?

Bu Gemi Yandı :)

 

 

2023 yılının son günlerine doğru Küçükçiftlik Park'ta gerçekleşen bir yılbaşı etkinliğine davetliydim ve kutlamalar çerçevesinde Kalben ve kendisinin de konseri  olacaktı. O çok keyifli geçen birkaç saatin ardından konser alanına gittiğimde Güneş Özgeç sahnedeydi. Daha öncesi kendisini dinleme şansını bulmamıştım ki bu sürecin ertesinde  "Bu Gemi Yandı"dan itibaren şarkılarını paylaşmaktan mutluluk duydum sayfalarımızda. Güneş Özgeç çok yönlü bir müzisyen ki küçük yaşta kabul edildiği konservatuar eğitiminde klasik müzikle ilk adımlarını atıyor sanat dünyasına. Daha sonrasında sözler yazıyor, besteler yapıyor ve aranjelerini gerçekleştiriyor. Bir dönem TRT Çocuk ve Nickelodeon Türkiye kanalının müzik yönetmeni görevini yürütüyor ve  Netflix (Black Mirror, Monster High,…

Genel Bakış

0

Kullanıcı Oylaması: 4.85 ( 1 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*