Göksenin, uluslararası başarılarla taçlanan “Women’s Blues” albümünün devamında üçüncü stüdyo albümü “Gına” ile bir kere daha bizlerle birlikte. “Gına”, İstanbul’un karmaşası içinde bir kadının, bir müzisyenin, bir insanın yaşadığı baskılara, ekonomik sıkıntılara, ayrımcılığa, çelişkilere, hüzne ve dayanışma ihtiyacına karşı bir sesleniş. Albüm, Blues’un, Country’nin, Rock’ın evrensel dilini Türkiye’den hikayeler ve zaman zaman da Anadolu’dan ritimler ve ezgilerle buluşturuyor.
Albümü sizlerle paylaşmak için Ağaç Ev lansman konserini bekledim ki başından sonuna hız kesmeyen enerjisine, samimiyetine ve tüm ekibine bir kere daha alkış bırakmak istedim. Kendisi de bini aşkın konser verdiğini söyledi ama bu albümün konseri için de çok heyecanlandığını ayrıca ekledi.
7 özgün beste ve 3 cover olmak üzere toplam 10 şarkıdan oluşuyor albüm. Söz ve müziği tamamen Göksenin’e ait olan parçalar ve Göksenin ile gitarist Gürkan Özbek’in birlikte bestelediği şarkılar, Blues’un ilk dönem sanatçı kadınlarına bir saygı duruşu niteliğinde olan Alberta Hunter ve Bessie Smith’ten iki cover şarkı ve bir de Yavuz Çetin’in unutulmaz eserlerinden Bul Beni’nin akustik yorumu ile dolu dolu bir yolculuk. Şarkıların hikayeleri olmasını seviyorum ki bu lansman konserinde kendisinden dinlemek de güzeldi, belki bir söyleşi uzun uzun da konuşuruz önümüzdeki günlerde.
Müzikte sınırlar daha nasıl zorlanabilir ki diyorsanız mesela açılış şarkısı “Cart Curt İstemem”, elektrik blues’u ve rap’in seri vokal tarzını harmanladığı apayrı bir çalışma. Albüme adını veren “Gına” yalnızca romantik değil, aynı zamanda toplumsal bir birliktelik çağrısı. Bu zamanda bir albüm ile devam etmenin deli cesareti yanında emeğinin karşılığını sonuna kadar alması gereken bir albüm. Hem dijital üzerinde hem de lansman konserinde hepsini dinlemek benim için çok özel bir deneyim oldu. “Gına” gelene kadar dinleyin ve her zaman Blues’un o samimiyeti ve duygularla yüzleşmeyi temsil ettiği ruha sımsıkı sarılın.
Kadri Karahan / Editörün Notu