İrfan Güney – Yansımalar

İnsanın değişmeyen özüne, hayatın aynalarına bir bakış sunan “Yansımalar” çok değerli bir akademisyen, mühendis, besteci ve söz yazarı kimliklerini uzun yıllara yayılan üretim pratiğinde bir araya getiren İrfan Güney imzalı bir senfoni. Bilimsel disiplini ile sanatsal duyarlılığını ortak bir estetik çizgide buluştan müzisyenin bu yeni çalışması aynı zamanda yılın bu son günlerinde de olsa bu yıla ait karşılaştığımız ilk eseri, doğrusu özlemiştik kendisini ve daha öncesi de birlikte çalıştığı Turhan Yükseler Filarmoni Orkestrası ile olan buluşmasını.

Türkiye’de orkestral müzik alanında önemli bir yere sahip olan Turhan Yükseler yönetiminde filarmoni orkestrası ile kapımızı çalan “Yansımalar” klasik orkestrasyon geleneğini güncel bir anlatımla karşımıza çıkarken bize kattığı hem teknik hem duyusal derinlik ile apayrı bir yerde duracağa benziyor. Şarkı belki de sizin hayatınızın filminin müziği de olabilir gözlerinizi kapattığınızda, zamansız bir şarkı, mevsimsiz adeta; kahramanı olabilirsiniz bu yolculukta.

Bir de şöyle bir bakış açısı ile kulak verebilirsiniz şarkıya ve insanın yaşam boyunca karşılaştığı makam, güç, şöhret, zenginlik gibi dış etkenlere rağmen koruduğu içsel niteliği ele alan bir kompozisyon olarak öne çıkışına tanıklık edebilirsiniz.. Melodideki iniş ve çıkışlar hayatın değişken akışını temsil ederken, giriş ve finalde yer alan arp teması, tüm bu değişkenler karşısında karakterin taşıdığı sürekliliği simgesel bir dille ifade edişinin tanığı olabilirsiniz.

Başarılı kapak görseli, fotoğraf sanatçısı ve Sanat Okur Genel Yayın Yönetmeni Hasan Nazif tarafından hazırlanmış ve Çoklu aynaların kullanıldığı görsel kompozisyon, eserin merkezindeki metaforu destekleyerek, dış koşulların değişse bile kişinin özüne ait yansımaların sabit kaldığı fikrini görsel biçimde güçlendirmiş. Özetle “Yansımalar”, yalnızca bir senfonik eser değil; kimlik, karakter, değişim ve süreklilik üzerine düşünsel bir odak öneren çağdaş bir müzikal anlatı, bu yolculuk insanın kendi iç sesini duymaya cesaret ettiği o nadir anlardan biri gibi;  huzur ve hüzün arasında duran özgün bir gerçeklik.

Kadri Karahan / Editörün Notu