Eylül’de yapmışım en son söyleşimi, o günden bugüne albümler, single şarkılar peşi sıra aktı gitti evet, çok ama çok güzel de çalışmalar dinledik ama biliyorsunuz ki artık uzun uzun kimse söyleşileri okumuyor, göstermelik yorum ya da beğeni yapıp geçiyor; bu benim umurumda olan bir şey değil ama tek önemsediğim şey şu saatten sonra heyecanlanıyor olmak, hem de fazlasıyla.
Albüm bültenleri az çok albüm hakkında renk, fikir verir, amaç da bu olmalıdır ki Layla Puliçe’nin “Oldum Bir Seyyah”ı bana ulaştığında bir kat hızlı koştum albüme, birkaç şarkı sonrasında heyecanım fazlası ile arttı ve hemen hakkında internet üzerinde bir araştırma yapmaya başladım. Bu ilk albümü ama öncesi tekli olmak üzere şarkılar, türküler sunmuş müzik dünyasına ama başka bir şey maalesef öğrenemedim, pekala da öğrenebilirdim.
Piva Müzik’ten sevgili Aytuğ Çakır vesilesi ile haberdar olmuştum yine kendisi aracılığı ile de sorularımı kendisine iletme şansı bulmuştum. Ne mutlu ki albüm basın bültenini paylaşmaya hazırlanırken artık bir söyleşimiz olmuştu. Ben de yeniden kaldığım yerden yeni yılın ilk söyleşisini ilk şahane albümü ile karşılayacaktım Ekspres’te.
Albümü için ‘hem ruhen hem de fiziken seyyah olmuşlara bir yol arkadaşı’ diyor müzisyen. Kendisine de ilettiğimi buradan da paylaşıyorum. Bir süredir adıma bedenen ve ruhen sağlıklı bir süreçten geçtiğimi hissetmiyorum. Bu ruh halleri bana genellikle dağılmam için başka şeyler yaptırır, uzak dururum karanlıktan, derin yolculuklardan, kaybolmalardan ama o kadar iyi ve ilaç geldi ki, bir an önce iyileşip bu albümü alıp buralardan gitmek istiyorum, istiyorsanız bana eşlik edebilirsiniz.
Teşekkürler sevgili Layla Puliçe, albümde emeği geçen tüm değerli müzisyenler ve bana ulaştıran Piva Müzik, Aytuğ Çakır.
Kadri Karahan
Çok net olacak ama Layla Puliçe kimdir? Bu özel ses hangi topraklarda doğdu, hangi hüznü içine çekti de türkülerle, şarkılarla buluşturdu sesini; bu yolda sesinizi nasıl keşfettiniz, sonra nasıl üstüne gittiniz?
Uzun yıllar önce köyümüzden göç eden ailemin ikinci şehir durağı İzmir’de doğdum. Anadolu’nun geleneklerinin yaşandığı ve yaşatıldığı bir ailede büyüdüm. Anadolu’nun o eşsiz havası hiç eksik olmadı hanemizden. Babamın uzun havaları, annemin kaybettikleri için yaktığı ağıtlardır ilk kendimi bildiğim ve tanıştığım müzik. İster istemez duygularınızı o çoğu doğaçlama olan ve o anda üretilen hüznün sözlere döküldüğü zamanlar etkiliyor. O duygunun; acının, kederin, coşkunun, hüznün dışa vurumu bu diyorsunuz ve bunu bilerek ve hissederek büyüyorsunuz.
Yaşadığım her ne ise en derinden hissedip, en natürel, en hissi duygularla yansıtmak doğal bir donanım gibi bir şey olmuş sanırım benim için. Bu şekilde beslenip daha sonra dinlediğim müziklerin etkisi ve katkısıyla müziğe olan doğal ilgim ve isteğimle enstrüman çalma merakımda birleşince okul koroları ve etkinliklerde de etkin rol alarak müziğin tamamı ile benim yaşam biçimim olduğunu anladığım yıllar yani lise yıllarım başladı. Üniversiteye geldiğimde ise profesyonel olarak konserlerde, şehirlerarası organizasyonlarda , festivallerde yer aldım. 2019 yılında ise artık kendi şarkılarımı yayınlamalıyım dedim ve kendi müziğimi buluşturma sürecim de başlamış oldu.
Benim özrüm olsun yeni tanışıyorum ama öncesi siz peşi sıra birçok çalışma yayınlamışsınız tekli olarak ve bu çalışmalar da size samimi bir dinleyici kitlesi yaratmış bunu da sosyal medya sayfalarından özellikle ekşi sözlükten görüyorum.
Siz nasıl bir heyecan içindeydiniz bu yolculuğun o başlarında, nasıl tepkiler yorumlar geldi yaptığınız işlere ve sonra neler bekledi sizi?
Rica ederim. Evet albüm öncesi 5 yeni şarkı ve 2 de türkü single (tekli) çalışmamız oldu.
Sesimin farklı, güçlü ve buğulu olmasının vurgusunu, yazdığım şarkı sözlerinin derinliğiyle birleşince ne kadar gerçek olduğunu hissettiklerini duydum genel olarak. Müziğimi paylaşmak çok kıymetli benim için. Kıymetli dinleyicilerimden o kadar içten ve duygulu mesajlar, geri dönüşler aldım ki çok göz yaşı döktüğümü bilirim. Aynı duyguları paylaşmışız dedim kendime. Defalarca acılarına ortak olmuşum, hüzünlerine, ayrılıklarına arkadaş olmuşum. Bu benim için tarifi olmayan kıymette bir duygu.
Ve şimdi “Oldum Bir Seyyah” var kapımızda. Bu albüm için “hem ruhen hem de fiziken seyyah olmuşlara bir yol arkadaşı” gibi de şahane bir özet yapmışsınız. Açık olayım ki böyle samimi albümleri özlemişiz neden çünkü gerçekten başını alıp gitmiş, iç içe girmiş bir müzik kalabalığı içindeyiz. Bir kere kimse artık albüm bile yapmıyor.
Bu albüm için nasıl yola çıktınız. Evet toprağınızın sesi dediğiniz gibi günümüzün rengi ile muhteşem bir şekilde harmanlanmış. Kısacası albüm yapma fikri nasıl doğdu, nasıl hayata geçti, kimler sizin yanınızdaydı?
Çok kıymetli böyle samimi tanımlamalar duymak çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Daha önceki single çalışmalarında da olduğu gibi uzun zamandır beraber çalıştığım kıymetli müzisyen dostum Deniz Gökhan ile beraber yaptık bu albümü. Bütün şarkılarımızın müziklerini , bu soundu beraber oluşturduk. O yüzden bu albüm ikimizin ürünüdür .
Albüm yapma fikri hep vardı aklımızda. Pandemi dönemi üretkenliğimizin daha da arttığı bir dönem oldu ve bu dönemde her ne kadar albüm yapma fikrine olumsuz bakılsa da biz tamamı yeni şarkılardan oluşan albümümüzü böyle bir dönemde dahi olsa dinleyicilerimizle buluşturmak ve müziğimizle onların yanında olduğumuzu hissettirmek istedik.
Melodi ve söze dönüşen bu hikayenin hissiyatını, hissedeceğiniz duyguları size bırakıyorum dediğiniz için çok merak ettiğim“derinlerde bir yerdeyim, kaybedilmiş seferdeyim” dediğiniz “Zemheri” şarkınızın hikayesini sormuyorum?
Ama farklı bir karanlık mı var şarkılarınızda, yani hayatımız pek bir aydınlık değil ama ki benim için de çok ayrı bir içe dönüşlük. Bu albümü peki, sizi daha çok kimler dinleyecek, kimler o ruh haline bürünecek ve kalacak orada, bittikten sonra albüm bir yolculuk da bitecek mi?
Bu şarkılar gerçek duyguların, gerçek yaşanmışlıkların melodi ve söze dökülüp vücut bulmuş halidir. Bu samimi ve gerçek duygular dinleyiciye bir filtre olmadan geçiyor diye düşünüyorum aldığım geri dönüşlerden de yola çıkarak. Bir yol arkadaşı bu albüm fakat bu yolculuk hayat yolculuğudur ve bu hep süren bir serüvendir. O yüzdendir ki nerede, hangi topraklarda, hangi atmosferde dinlerlerse dinlesinler her daim onlarla beraber olmasıdır dileğim.
Bu arada albüm yayınlamanın bile az önce de dediğim gibi delilik olduğu bir yerde bir koleksiyoner olarak CD’sine ulaşamayacağım ama sanırım başka bir sürpriz olacak ve plak olarak yayınlanacak değil mi? Bu şahane fikir peki ne zaman hayata geçecek.
Plak dokusunu çok sevdiğim bir müzik dinleme aracı hatta onun ötesinde bir kültür. O yüzden plak olarak da yayınlamak istedik. ‘Oldum Bir Seyyah’ hem kendimiz için hemde plak severler için koleksiyonlarında olsun istediğimiz bir albüm. Tarihi henüz net değil ama plak formatında da en kısa sürede yayınlamak istiyoruz.
Hayata geçmesini tez zamanda istediğim bir şeyde sizi ve bu albümü canlı canlı dinlemek. En yakın ne zaman demiyorum ama özlediğiniz bir şey değil mi sahne, önceki konserlerinizde nasıl bir atmosfer vardı, dinleyicileriniz ile nasıl bir bağınız oldu, sosyal medyada nasıl bir dostluk içindesiniz?
Teşekkür ederim benimde isteğim ve dileğim bu süreci bir an evvel sağlıklı bir şekilde atlatıp şarkılarımızı konserlerde beraber söyleyebilmek. Konser göz göze geldiğiniz hikayenizi canlı canlı aktarabildiğiniz bir atmosfer bu yüzden çok kıymetli benim için. Genel olarak şarkılarımızı, türkülerimizi beraber söylediğimiz , farklı yaşamların aynı duygularda buluştuğu bir atmosfer her biri unutulmaz olan. Müzik yolculuğumdaki bütün gelişmeleri, haberleri paylaşıyorum sosyal mecrada. Müzikal yolculuğumun hikayesine ortaklar beni takip edenler yani hayatıma.
Ve en merak ettiğim sorulardan biri dünden bugüne müziği ile size kim ilham verdi, kimi dinlediniz en çok, son günlerde kimleri dinliyorsunuz ve başarılı buluyorsunuz?
Müziğin benim için bir ifade biçimi olduğunu anladığım günden beri melodiye ve söze hep çok dikkat ederek dinledim her ne dinlediysem. Ama bazen öyle enstrümantal bir eserle karşılaşıyorsunuz ki o zaten her bir notasıyla anlatıyor ne anlatmak istediğini. Mesela Erkan Oğur buna en büyük örnektir. Sayısını hatırlayamayacağım kadar dinledim özellikle ‘Bir Ömürlük Misafir’ albümünü. Tabi Şebnem Ferah’ı da çok dinlemişliğim vardır lise yıllarımda özellikle. Ozanlarımız Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi büyük ustalarımız ise zaten onlar her zaman başımın tacı, her zaman yüreğimin en derinindedir. Son zamanlarda ise Chris Stapleton’u dinliyorum ve oldukça başarılı buluyorum.
Müzik Ekspres olarak 7’nci yaşa girdik ve yeni bir yıldayız da ilk konuğumuz siz oldunuz. Hem burada sizi okuyanlara, dinleyicilerinize hem de dünyaya neler söylemek istersiniz en son, zor bir seneden geçtik bu sene nasıl gelsin hepimize?
Öncelikle 7. yılınızı en içten dileklerimle kutluyorum ve yeni yılın ilk konuğu olduğum için de ayrı bir mutluluk duydum. 2020 zor bir sene idi gerçekten herkes için. Umuyorum ki 2020 den daha iyi bir sene olur 2021. Sağlıkla, müzikle, sanat dolu bir yıl olsun hepimiz için. Hep söylediğim bir bitiriş var takip edenler bilirler : ’ Müzikle ve sevgiyle ‘.
Söyleşimizin sonunda kısa kısa sorularım olacak ama öncesi çok teşekkür ediyorum bize vakit ayırdığınız için, bu güzel albüm için; daha nicesinde görüşmek üzere.
Ben de teşekkür ediyorum bu güzel sözler ve sorular için. Konserlerde görüşmek dileğimle.
Bir gün keşke beraber çalışsak dediğiniz bir isim var mı?
Robert Plant derim.
Tarzınızın dışında size en yakın duran müzik türü nedir?
Soul ve rock müzik.
Herhangi bir dizide ya da filmde sesinizi duyduk mu?
Henüz değil.
Film demişken hayatınızın filmi nedir?
Trt 2’nin Cumartesi kuşağı filmlerinden biriydi uzun yıllar önce izlediğim bir Johnny Deep ve Marlon Brando filmi ‘The Brave’. O son sahnedeki müziği kazınmıştır aklıma.
Ya kitabı? En son hangi kitabı okudunuz?
Yıllar önce okumuştum ama tekrar hatırlamak istediğim bir hayat hikayesidir ve sürpriz bir şekilde elime geçenlerde geçen bir kitaptır. Şu sıralar tekrar okuyorum onu Gabriel Garcia Marquez ‘in ‘Anlatmak İçin Yaşamak’ adlı kitabı.
İlk aldığınız albümü hatırlıyor musunuz?
Ben küçükken sağ olsun abimin bize dinlememiz için bıraktığı Pink Floyd, Deep Purple, Jethro Tull, Erkan Oğur ve dahası kasetleri vardı dinlemekten hiç bıkmadığım. Ben ise sanırım ilk olarak Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu ‘nun ‘Gülün Kokusu Vardı’ albümünü almıştım.
Peki plak mı, kaset mi, cd mi, dijital mi?
Plak derim.
Henüz gitmediğiniz ama görmek istediğiniz bir yer / ülke neresi mesela.
Ülkemde henüz göremediğim yerler var önce oraları görmek isterim. Sonrasında Güney Amerika derim.
Ve son olarak keşke şunu da sorsaydınız dediğiniz bir soru var mı?
Gayet güzel düşünülmüş sorulardı o yüzden yok tekrar teşekkür ederim.