1993 yılından itibaren Boston’da yaşayan Grammy adayı piyanist ve besteci Mehmet Ali Sanlıkol geçtiğimiz yıl ülkemizde bir dizi konser vermiş ve bu süreçte bizlerde dinleme ve sayfalarımızda konuk etme şansınız bulmuştuk. Müzisyen ülkemizde yeniden bir turne hazırlığında ve 7 Temmuz Kıbrıs Famagusta, Festivali, 10 Temmuz Denizli Caz Festivali, 12 Temmuz Urla Caz Festivali (UrlaDam), 16 İstanbul iksv Caz Festivali (Kadıköy Sineması) ve 18 Temmuz Bursa Festivali tarihler ve uğrayacağı durakları olacak. Kendisine bu konserlerde usta müzisyenler Mark Tipton, Edmar Colon, James Heazlewood Dale, George Lernis eşlik edecek.
Caz müziği kariyerine 1990’ların ortalarında başlayan Sanlıkol, geleneksel Türk müziği, klasik müzik ve progresif rock alanlarındaki eklektik müzikal deneyimleriyle özgün caz bestelerine esin kaynağı olan yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Sanlıkol, geleneksel müzik düzenlemeleri yapan birçok sanatçının düştüğü tuzaklardan kaçınabilmesini on yıl boyunca Türk müziği mirasını gerek akademik gerek pratik bağlamda derinlemesine incelemiş olmasına bağlıyor.
Bu konserler haberini almamızla birlikte son albümünün de altını bir kere daha çizmemiz lazım. “7 Shades of Melancholia” yani “Melankolinin Yedi Tonu” bizleri keyifli bir yolculuğun içine çekiyor. Hem Türk hem caz müzik geleneklerini ustalıklı bir biçimde harmanlayan albümündeki müzikal işbirlikçileriyle ilgili olarak da, “Ingrid Jensen’e bu albümde yer almayı kabul ettiği için ne kadar teşekkür etsem az. Onun enstrümanındaki sesi, tam olarak hayal ettiğim gibiydi. Lihi Haruvi-Means’e de kusursuz müzikalitesi için derinden minnettarım. Ve kardeşlerim George ve James’e her zaman yeniliklere açık oldukları ve sıra dışı müzikal isteklerime saygı gösterdikleri için içten teşekkürlerimi sunuyorum” diyor müzisyen.
Önde gelen caz araştırmacılarından Bob Blumenthal ise albümü şöyle tanımlıyor: “Osmanlı/Türk etkileri taşıyan, duygusal olarak tutarlı ve ustaca programlanmış bir keşif; cazı ve Avrupa klasik müziğini adeta doğal bir dil gibi benimseyen bir bakış açısıyla süzülmüş. Sanlıkol, her zamanki gibi hem bir multi-enstrümantalist hem de geleneksel makam ile scat vokalini bir arada ustalıkla kullanabilen bir vokalist olarak öne çıkıyor. Ingrid Jensen gibi konuk sanatçılara gelecek olursak, Sanlıkol onlar için de ideal müzikal ortamlar yaratan bir grup lideri. Üstelik Sanlıkol’un bu projedeki yaratıcılığı hem müzikal hem de mekanik; çünkü farklı müzikal kaynakları bir araya getirmek için geliştirdiği dijital mikrotonal klavye Rönesans 17’yi de tanıtıyor. ‘Kategorilere sığmaz’ deyimi, bu esinlendirici özgün çalışma için bir klişe değil, tam anlamıyla yerinde bir tanım.
Caz müziği kariyerine 1990’ların ortalarında başlayan Sanlıkol, geleneksel Türk müziği, klasik müzik ve progresif rock alanlarındaki eklektik müzikal deneyimleriyle özgün caz bestelerine esin kaynağı olan yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Sanlıkol, geleneksel müzik düzenlemeleri yapan birçok sanatçının düştüğü tuzaklardan kaçınabilmesini on yıl boyunca Türk müziği mirasını gerek akademik gerek pratik bağlamda derinlemesine incelemiş olmasına bağlıyor.
Kadri Karahan / Editörün Notu