Yeni albümünüz “Aşk” yurt dışında ve digital platformlarda dinleyiciniz ile buluştu. Bu yeni çalışmanıza gelmeden önce düne dönelim istiyorum ve aldığınız eğitimleri konuşalım istiyorum. Öncesi ülkemizde opera bölümü, sonrası Viyana’da lisans ve master. Daha sonra orada yaşamaya devam ettiniz ki neden böyle bir tercih yaptınız?
Viyana`da öğrenciliğim sırasında önüme bir sürü fırsat çıkmaya başladı. Buradaki yarışmalar, konserler, ajansların bolluğu, operanın ve sanatçıların teşvik halleri bir konservatuarlı için çok kapı açabilir boyutta. Bütün koşullar burada kalmamın daha doğru olduğuna işaret ediyordu ve ben de öyle yaptım.
Gelen süreç doğru değerlendirildi ki Avusturya hükümeti ilk albümünüz için destek verdi size ve 2010 yılında “Bulut” ile buluştuk. “Bulut” için farklı ülkeden müzisyenler bir araya geldi, doğaçlamalar ön plana çıktı ve övgüler almaya devam ettiniz? Bu ilk albüm sizin için nasıl bir heyecandı, nasıl bir buluşmaydı dinleyicinizle?
İlk albümümüz bir tesadüfler buluşmasıydı aslında. Katıldığım Avusturya dünya müzikleri yarışması için etrafımdaki müzisyenlerle iki beste hazırladım. Yarışmadan iki ödülle ayrıldık ve konser teklifleri gelmeye başladı. Proje hepimizi çok heyecanlandıran bir projeydi ve biz cover albüm yapmak istemedik. Çok yoğun bir çalışma döneminden sonra kendi şarkılarımızın olduğu ilk albümümüz çıktı.
Bizimle beraber, bilinen şarkı ve türküleri yorumlayan Türkiyeli müzisyen profili resmi değişti Avusturya`da ve bu da büyük ilgi uyandırdı. İkinci albümde olduğu gibi ilk albümün çıkışında da çok destek aldık Avusturya müzik kurumlarından. İlk albümümde heyecanlıydık, ikinci albümde ayaklarımız biraz daha yere bastı. İlk albüme denedik, ikinci albümde daha çok yapmak istediklerimizi bulduk.
“Bulut”la birlikte Donauinsel, Salam Orient, Morgenland ve Viyana Jazz Festivali gibi önemli festivallerde ve Avrupa`da pek çok önemli konserde sahne aldığınızı öğrendik, yine bir de önemli ödül getirdi size. Bu konserlerdeki atmosfer nasıldı, albüm ülkemizde de yayınlandı, buradaki ilgi nasıldı peki?
Biz pek çok ülkeye konserler vermeye gidiyoruz ve gittiğimiz her yerde şarkılarımızın ve bizim hikayemizi anlatıyorum ben, sohbet ediyoruz beraber. Bu da seyirciyi performansın bir parçası haline getiriyor. Her konserden büyük bir beğeni ve destekle ayrıldık şimdiye kadar.
Avrupa’daki bu ilgi Avusturya’nın en başarılı göçmen kadın müzisyeni ödülünü getirdi bana. Türkiye`de çok fazla konserimiz olmadı, olanlar da harika geçti. Aynı dili konuşmanın avantajı yadsınamaz. Büyük bütçelerle ve kodaman şirketlerle çıkmadı ilk albüm ve bir anda büyük kitlelere ulaştık desek yalan olur. Ama ulaştığımız kitle bize her zaman destek verdi.
Şimdi yeni albüm “Aşk”a gelelim ki öncelikle on şarkıdan oluşuyor albüm ve nasıl doğuyor bu şarkılar, bu kez kim yol arkadaşlarınız oluyor, yine nasıl bir hazırlık ve kayıt süreci yaşıyorsunuz, kısaca neler hissediyorsunuz, neler olacak bu albümle?
“Aşk” albümünün bestelerini Marco Annau ile beraber hazırladık. Marco projenin ilk kuruluş aşamasından beri benimle. Çok güzel bir altyapısı var. Viyana`da bestecilik ve Amerika Berklee Akademi’de “Jazz Piyanistliği” eğitimi aldı, şarkılarımızda duyulan caz altyapılarının çoğu onun arajmanları.
İlk albümde çalıştığımız pek çok arkadaş bu albümde de var, birçok yeni yüz de görmek mümkün. Martin Berauer bas gitarı ile bize katıldı mesela. Martin; Paris’te yasayan bir Avusturyalı ve Martin’in müzikalitesi ve tekniği bize çok şey kattı. Ukraynalı Andrej Prozorov ilk günden beri saksafonuyla bizimle beraber. Juan Carlos Sungurlian ise Osmanlı göçmeni, Uruguaylı bir ud ve buzuki sanatçısı. Onun doğaçlamaları ve fikirlerini albümde sıkça duymak mümkün. Baterist Jörg Mikula bizim mihenk taşlarımızdan. Albümde Tunuslu perküsyon sanatçısı Habib Samandi`nin harika darbuka soundu ve hatta vokalleri var.
Üç sene çalıştık ikinci albümümüz için, çok emek verdiğimiz, her detayını defalarca tertip biçtiğimiz bir albüm oldu. İkinci bebeğimiz doğdu yani, çok mutluyum.
Yurt dışında yaşayan müzisyenlerimizin genellikle karşılaştığı bir durum bu, şartları ne zor kılıyor ki eş zamanlı olarak CD üzerinden ulaşamıyoruz biz istediğimiz bu albümlere, neyse ki digital platformlar var ve imdadımıza yetişiyor, albüme ülkemizde en yakın ne zaman ulaşabileceğiz?
Şartları zor kılan plak şirketlerinin risk almak istememesi. Türkiye de bilinmeyen isimlerin desteklenmemesi, risk alan şirketlerin de projelerin tanıtımı ve reklamı için neredeyse hiç para harcamaması ya da harcayamaması.
Pop piyasasısın tanınan isimleri dışında müzisyenler ve şirketler albüm satışlarından çok para kazanmıyor zaten. O yüzden Türkiye dışında ne kadar tanınırsa tanınsın insan, Türkiye’de hep biraz daha uzun sürüyor bir şeyler yapmak ki özellikle alışılmış müzik dışında bir şey yapıyorsan. Görüşmeler devam ediyor, yakındır, Türkiye`de de çıkacak albüm. Ama sizin de söylediğiniz gibi, o zamana kadar albüme İtunes üzerinden ulaşılabilir.
Albümün ilk klibi “Aşk Bitmez”e çekildi. Şarkı caz, pop ve hatta oryantal ritimlerle anlatıyor aşkı ki zaten öyle de bir şey, birçok renk değil mi aşk ya da klipteki duvak gibi beyaz mı sadece?
Evet, benim bir duvağım var klipte. Genel olarak öğretilmiş kadın karakterine olan antipatimden kaynaklanıyor bu kostüm. Beyazın ve gelinliğin sembol ettiği masumiyet hikayesi ve onun aşkla olan sahte paralelliğine vurgu yapmak istedik. Şarkının sözlerini dinleyince neden gelinlik kullanıldığı anlaşılıyor hemen.
Yolculuğunuz devam ederken müzikle başka kimleri dünyanıza dahil ediyorsunuz, kimleri dünden bugüne keyifle dinlediniz, kimler her zaman müzikte vazgeçilmeziniz oldu? Bir gün için çalışmayı istediğiniz bir müzisyen var mı bu anlamda?
Dinlemekten vazgeçemediğim pek çok isim var. Çocukluğum Ezginin Günlüğü’nün ilk üç albümünü dinleyerek geçti. Neşet Ertaş ve Abdal türküleri de çocukken hep kulağımdaydı. Lhasa yıllardır dinlediğim ve hiç bıkmadığım bir şarkıcı. Sarah Vaughan ve Ella Fitzgerald İstanbul’daki öğrenciliğimde gece gündüz bana eşlik etti ve tabi ki yakından da dinleme şansına ulaştığım pek çok opera şarkıcısı ve klasik müzik yorumcusu… Çalışmak istediğim çok müzisyen var, çok uzun bir liste yapmam gerekebilir :)
Peki ya önümüzdeki süreçte neler olacak? Konserler bekleyecek mutlaka bizleri. Bu süreçte aslında konserlerinizdeki atmosferi de sormak istiyorum, dinleyicileriniz ile olan bu buluşmalar hayatınızda nasıl bir yerde, nasıl geçiyor, neler biriktiriyorsunuz?
Ağustos sonuna kadar ufak bir ara verdim. Sonra konserlerimiz başlayacak. Avusturya’daki konserler dışında İngiltere, Belçika, Almanya ve Polonya konserleri var. Kasım gibi Türkiye`ye gelmeyi planlıyoruz. Burada bizi takip eden, tanıyan, nerede olursak olalım atlayıp konserlerimize gelen bir dinleyici kitlemiz var. Türkiye`de de yavaş yavaş oluşuyor bu. Dinleyicilerle konser sırasında ve sonrasında sürekli kontak halindeyiz, sadece konserlerde de değil mail ve Facebook sayfası sayesinde de sürekli iletişimdeyiz.
Peki siz hakkında en çok neyi merak ediyorlar mesela, buradan neler söylemek istersiniz kendilerine?
Çok farklı ülkelerden, dillerden ve yas gruplarından dinleyici kitlemiz var ve en çok neden bu şarkıları yaptığım, nasıl hikayeleri olduğu merak ediliyor. İkinci albümde yer alan “Fatma“ şarkısı var mesela, çocuk gelinlerle ilgili ya da “Id Song“ iltica etmek zorunda kalanlarla ilgili.
Dediğim gibi şarkıların benim ya da Marco`nun hikayesi ile çok ilişkisi var, o yüzden bunlarla ilgili çok soru geliyor. Onun dışında www.bulut.at adresinden bütün güncel konserler takip edilebilir. Facebook sayfasından yeni klipler, gelişmeler izlenebilir. Yakında blog için yazmaya da başlıyorum, o da olmadı merak eden herkes bana yazabilir, bazen uzun sürüyor bu kadar maile cevap vermek ama illaki cevap veriyorum.
Aşk gibi sorular da bitmez hiç ama yeniden yeniden buluşacağımızı düşündüğümden şimdilik bir mola verelim ve son olarak hayatınızın diğer güzelliklerini öğrenelim istiyorum, müziğin dışındaki sizi tanıyalım, dünyanızı başka neler tamamlıyor, neler süslüyor, neler yaşanır kılıyor?
Kendime zaman ayırabildiğim zamanı yemek yaparak geçiriyorum mesela, çok severek yemek yapıyorum. Onun dışında kitap kurduyum, plaklarım var, müzik dinliyorum. Harika arkadaşlarım var, onlarla zaman geçiriyorum. Bisiklete atlayıp bacaklarım ağrıyana kadar geziyorum. Bir de sevgili eşimle zaman geçiriyorum. Bugün provam yok, sarma yapacağım mesela :)