Türk rock ve blues sahnesinin yetenekli gruplarından Keskin Band, uzun zamandır beklenen ilk stüdyo albümleri “İstanbul” ile dinleyicisinin karşısında.
Önceki akşam lansmanı da gerçekleşen albüm, İstanbul’un köklü geçmişi ve dinamik yapısını modern blues rock melodileriyle birleştirerek dinleyiciye hem coşkulu hem de hüzünlü bir deneyim sunuyor.
İlk şarkıları “Sor” ile 2021 yılında ilk kez karşılaştığımız grup bu yolculuklarına adını veren “İstanbul” şarkısında kaybolma duygusuyla beraber İstanbul’da kazanmanın verdiği coşkuyu ve kaybedenlerin hissettiği öfkeyi bir arada yaşatıyor. Rock ve blues’un köklerini modern bir yorumla sunan albüm, İstanbul’un oryantal melodilerini enerjik gitar rifleri ve ritimleriyle harmanlıyor. Bu sentez, dinleyiciye her geçen saniyede şarkıyı daha derinden hissettiriyor ve İstanbul’un çok katmanlı yapısını müziğin enerjisiyle birleştiriyor. Bu anlamda albümü 2024 model bir Türkçe Rock ve Modern Blues Rock kolajı olarak da tanımlanayabiliriz.
Ekip albümü albümü şu şekilde tanımlıyor: Keskin Band olarak, Türkiye’nin farklı şehirlerinde birçok festivalde ve etkinlikte sahne aldık. Kendi bestelerimizi icra etmenin yanı sıra, başka sanatçıların eserlerine de sahnelerimizde yer veriyoruz. Amacımız, Türkiye’nin en önde gelen müzik gruplarından biri olmak ve bu hedefe ulaşmak için İstanbul albümümüzü dijital platformlarda en iyi şekilde dinleyicilerimizle buluşturmak. Ki bu anlamda yolları da açık.
Genç grubun hikayesi ise 2013 yılında Mertcan Keskin ve Berkcan Keskin ikiz kardeşlerinin müzik yolculuğuna başlamasıyla başlıyor. Bu arada belirtelim grup Çanakkale merkesli. Mertcan ve Berkcan Keskin’in elektro gitar ve vokalde yer aldığı grup, bass gitarda Cem Ayar ve davulda Bartu Özbatur ile 2023 yılında 30. İstanbul Caz Festivali’nde sahne alma başarısını gösterdi. Evet yolları açık ve kendilerine olan inanışları tam, bu albüm de bunun en güzel ispatı. İkidir çok istememe rağmen konserlerine katılamıyorum ama önümüzdeki günlerde çok daha sık karşılaşacağız inanıyorum. Tüm ekibi tebrik ediyorum ve “yola devam” dileklerimi iletiyorum.
Kadri Karahan / Editörün Notu