Kasım ayının ikinci haftasına merhaba diyoruz ve bu haftada sayfalarımızda çok değerli bir müzisyen dostumuzu ağırlıyoruz. Keman sanatçısı, söz yazarı, besteci, yorumcu, eğitmen ve artık yapımcı da kendisi ve sevgili Melisa Uzunarslan konuğumuz.
Baştan almamız gerekirse öncelikle çok küçük yaşta konservatuara adım attığını öğreniyoruz en başta, devamına eğitimini aldığı keman ile yoluna devam ettiğini ve birçok önemli orkestra ile önemli birçok sahnede ve projede yer aldığını da ekliyoruz. Her şeyin bu şekilde gideceğini öğreniyorsanız yanılıyorsunuz ki ülkenin popüler birçok ismine de eşlik ediyor kendisi.
Hani sihirli olduğunu ve birçok isme kapılar araladığını biliyoruz ki sonra o kalp kendisine de dokunuyor ve evet Sezen Aksu bir gün şarkı da söyleyebilirsin diyor kendisine. Yazdığı sözler, yaptığı besteleri var beraberinde ve kulak veriyor bu sese kendisi. Derken o günden bugüne kadar iki albüm ve birçok single karşımıza çıkıyor. Ama bu söyleşide önemli bir cümle kuruyor: Emeğimin karşılığının hiç bir sosyal ortama katılmamama rağmen duyulup tercih edilmesi çok büyük mutluluk yarattı.
Yani bir şekilde popüler olma kaygısı ya da düşüncesi içinde olmadan bu şarkıları bizlerle buluştururken benim de çok sevdiğim bir şarkısı olan “Hoşçakal”ı yayınlamak istemeyen bir şirket çıkıyor karşısına ve sonunda buna da dur diyor, kendi müzik şirketini kuruyor ve artık daha özgür olduğunun da altını çiziyor. MDU Yapım etiketi ile yeni şarkıları hatta ev kayıtları, canlı performansları bir bir karşımıza çıkıyor ki hiç de şikayetçi olmuyoruz bu durumdan.
Aslında çok uzun zaman önce bir söyleşi için sözleşmiştik ama hayata geçirmememiştik, belki de doğru zaman bu zamandı. Kendisine ve sevgili Gizem Ertürk’e çok teşekkür ediyorum bu buluşmaya vakit ayırdıkları için. Buluşacağımız ve karşılaşacağımız nice Melisa şarkılara ve sahnelere.
Kadri Karahan
Ardı ardına şarkılarınızı keyifle dinliyoruz ama biz biliyoruz ki öncesi de çok değerli çalışmalar ile buluşturdunuz bizleri, hepsini konuşalım istiyoruz. En baştan alalım ve müzikle ilk tanıştığınız yıllara dönelim mi peki önce, mesela dokuz yaşınıza, ilk konservatuara adım attığınız zamana; orada nasıl bir müzik aşkı, nasıl bir çocuk heyecanı var?
Çok güzel zamanlardı. Beşiktaş’taki kampüsümüzde sadece sanat ve sanatçılarla dolu mükemmel bir orta bahçesi olan cennete düşmüş gibiydim.
Aslında piyano çalmayı düşünüyorken keman bölümünde kendinizi buluyorsunuz ama durum sizi mutlu da ediyor ki bugüne kadar da hiç ayrılmıyorsunuz. Peki yolun başında olsun bugün geldiğiniz yerde keman nasıl cümleler içinde sizde? Mesela yolun başında biri keman ile nasıl buluşmalı; kemanla tanıştıktan sonra nasıl devam etmeli; siz evet yorumcusunuz da ama kemanı bırakmadınız hiç ve akademik anlamda da bir kariyere doğru yol aldınız ve bugün eğitmen olarak da sanırım hayata devam ediyorsunuz değil mi?
Maltepe Üniversitesi Konservatuvarı’nda Keman Öğretim Görevlisiyim ve tıpkı benim yaşlarımda kemana başlayan çocuklara çalışıyorum, müthiş keyif alıyorum . Öğretirken yeniden öğreniyor insan. Hangi enstrümanla yola çıkarsanız çıkan öncelikle sabır ve disiplin çok önemli. Verdiğiniz emek kadar karşılığını alabilirsiniz, hoca bir yere kadar yardımcı olabilir. Bol bol ve doğru çalışmak.
Yine yurt dışına gitmek üzere burs kazandığınızı ama daha sonrasında burada kalarak kariyer yapmayı seçtiğinizi öğreniyorum. Bu süreçte de keman kalbinizde hep klasik bir yerde ve birçok orkestrada çalıyorsunuz, birçok sahnede yer alıyorsunuz. Orkestralar yolculuğunuzu merak ediyorum; bu deneyimin size kazandırdıklarını ve o süreçte hedeflediklerinizi, beklediklerinizi müzikten, gelecekten…?
Orkestracılık hayatım başka bir okul oldu benim için. Çok önemli orkestralarda, çok önemli sahnelerde , çok değerli şeflerle ve müzisyenlerle tanıştım. Çok sesli müziğin içinde aktif ve pasif kalmanız gereken yerleri, nerede kime eşlik ettiğinizi saatlerce çalışıp derin eserlerin içeriğini, bestecinin isteklerini yerine en doğru şekilde yerine getirmeye çalışmak çok değerli bir yolculuk.
Klasik müzik yolculuğunuz devam ederken bir gün bir telefon aldınız ve arayan Sezen Aksu oldu. Önce sizi ekibinizde istedi ve devamında da size şarkı söylemenizi önerdi; devamında da Teoman’ın ekibine dahil oldunuz ve söz – müzik yazmaya da sizi o teşvik etti. Çok enteresan kesişmeler değil mi bunlar, bir şekilde kanınıza giriliyor ve bir şekilde de sizi ve şarkılarınızı dinlemeye başlıyoruz; bu süreçleri nasıl bir heyecanla yaşıyorsunuz?
Benim için hepsi sanki hak ettiğim için olan şeyler gibi hissettirdi. Çok küçük yaşta başladığım için beni aramaları, çalışmak istemeleri beni şok etmedi ama emeğimin karşılığının hiç bir sosyal ortama katılmamama rağmen duyulup tercih edilmesi çok büyük mutluluk yarattı.
Elbette gelinen nokta hızlı gibi görünse de takip etmekte zorlanmıyoruz aksine bu adımlarınızı ilham verici de görüyoruz. Müzik Ekspres arşivinde sizi ilk konseriniz haberi ile paylaştığımızda takvim 2016 yılını gösteriyormuş ve o zaman “Duy Beni” isimli ilk çalışmanız da henüz çok yeniymiş. Beklediğiniz bir çıkış olmuş muydu o şarkı ve o ilk solo konseri bugün bize anlatır mısınız? Nasıl izlenimler yakalamıştı dinleyiciniz ve siz ne kadar mutlu, ne kadar orada her şeye hazırdınız artık?
Duy Beni benim ilk single’ım ve gayet başarılı bir çıkıştı ama esas çıkış ikinci single’ım “Bir Aşk Şarkısı” ile oldu. o Dönem 2.5 milyon dinlenme almıştı hatta sanırım haa en çok sevilen şarkım o. Duy beni için küçük bir lansman yapmıştım Bebek’te bir mekand , şanslı olduğum durum şahane bir orkestram vardı. Müzisyen olduğum ve sahnede çalıştığım arkadaşlarım oldukları için Metin Türkcan, Burak Kulaksızoğlu, Tolga Akyıldız ve Gencay Kıymaz ile uzun süre solo projelerimde sahne üstünde çalıştık.
Devamında mesela single çalışmalarınızı ilk albüm izledi: Tanıdığım En Güzel Deli. Can Algeç ile birlikte çalıştığınız şarkılardı ve yayınlandığı dönem size güzel dönüşler ve sahneler getirdi anımsıyorum. Tüm sözler ve müzikler size aitti ki ben burada biraz söz yazarı ve besteci yanınıza da dokunalım istiyorum. Mesela hep bir aşk var ama sanki hep bir iniş – çıkış halleri de, yani size hayat nasıl ilhamlar veriyor, söze ve notaya nasıl dökülüyor bunlar, ne zaman son nokta konuyor?
“Tanıdığım En Güzel Deli” benim ilk albümüm CD olarak da basılmış, Can Besbelli gibi bir ustanın prodüksiyonuyla Babylon’da a sınıfı bir lansman yapmıştım. Çok emek verdiğim sabahlara kadar stüdyoda çalışıp uyuduğum bir dönemdi. Açıkçası albümü yaparken albüm çıktıktan sonrasından daha mutluydum. Sözlere gelirsek beni çok kişisel yazıyorum, yaşadığım şeyleri, gördüklerimi anlatıyorum.
“Özlediğim, kızdığım, korktuğum her şeyi yazdım” dediğiniz “Büyük Buhran”ın sürecini de anımsıyorum ki pandemi döneminin çalışmalarından biriydi. Pandemi hayatı durduran bir süreçti ki en çok da müzisyenler bu durumdan yara aldı, günümüzde de benzeri birçok hal ve gidişten de müzisyenler yine etkilenenler arasında başı çekiyor. Peki bu ülkede müzisyen olmak nasıl bir kader; sizi nasıl etkiliyor?
“Büyük Buhran” pandemide bir varoluş sancısıydı benim için. Hayır durmadı, bitmedi, olamaz diye korkularım oluşmuştu bu yüzden albüm yapmaya karar vermiştim. Yine onun da, her şarkımda, albümümde olduğu gibi hepsine klip çektim. Bu ülke müzisyen olmak ya da başka bir meslek yapmak karşılığını maddi ya da manevi olarak alabildiğiniz bir şey değil. Hele müzik gibi her an konser iptali alabilen, müziklerinizi yayınladığınızda listelere girecek mi? lütfen insanlara ulaşsın kaygısıyla yaptığınız şey bazen gerçek bir meslek değilmiş gibi hissettiriyor.
Yakın zamana geldiğimizde son iki sene içinde biraz daha hızlı akmaya başladı şarkılar ki demo ve akustik kayıtlarınızı da paylaştığınızı biliyorum arada. “Cumhuriyet sayesinde özgür bir sanatçıyım, kadınım ve insanım; Cumhuriyetimizin 100. yılında üretimlerime hiç durmadan devam etme ve bestelerimi yayınlama kararı aldım” dediniz ve en son “Kısa Bir Düş” ile buluşturdunuz bizi. Bu arada bir de yapım şirketi kurdunuz, solo projeler, sahneler vs. derken bu tempo sizi yormuyor mu, nasıl yetişebiliyorsunuz hepsine?
Akıl sağlığımı korumak için üretiyorum. Tek direnişim üretmek.
İtiraf etmem gereken bir şey var ki tüm kariyeriniz içinde bir şarkınız bende çok ayrı bir şekilde öne çıktı. O da “Hoşçakal”dı. Mesela ben bu şarkıyı canlı dinlemek istediğimde sizden nasıl bir yanıt alabilirim. Önümüzdeki günlerde neler olacak, bu yeni şarkıların yanına konserler eklenecek mi mesela? Beraberinde başka nerelerde karşılaşacağız sizinle?
Çok teşekkür ederim. “Hoşçakal” sevgili yol arkadaşım Nurkan Renda’nın sihirli dokunuşuyla ortaya çıktı. Hatta eski bir şarkımdı ama vaktiyle çalıştığım plak şirketlerinden biri beğenmemişti ve yayınlamamışlardı. Ben de bu sebeple kendi yapım şirketimi kurdum ve özgürce tüm “red” yiyen şarkılarımı yayınlıyorum. Solo konser düşünmüyorum belki yazın festival olabilir.
Gönlüm her şarkıyı albümü uzun uzun konuşmak isterdi ama sizi daha fazla yormadan kısa birkaç soru daha ekleyeyim ve çok teşekkür edeyim bize vakit ayırdığınız için.
İlk aldığınız albümü anımsıyor musunuz?
Michael Jackson ya da David Bowie olabilir, kendi paramla aldığım yanlış hatırlamıyorsam. Bjork’ün “Joga” kasedi için Beyoğlu’nda kasetçileri dolaşıp zor bulmuştum onu hatırladım şimdi.
ya ilk gittiğiniz ve son gittiğiniz konser, elbette izleyici olarak :)
Babam beni Harbiye Açık Hava’da Chris de Burgh konseriydi çok küçüktüm uyuya kalmıştım :) Son gittiğim konser Cem Babacan ve Cihat Aşkın’ın Ayvalık’taki resitaliydi.
Sahnede çalmaktan en çok keyif aldığınız şarkı hangisi, bu bir klasik şarkı da olabilir, sizin şarkılarınızdan biri de, hani çalmaya doyamadığınız?
Çok var buna cevap vermem zor. ama bir sahnemde Foo Fighters- pretender söylemiştim aşırı zevk almıştım :)
Bir Sezen’ci olarak en Sezen şarkınızı merak etmekteyim. Mesela bir şarkısını yorumlamak isteseydiniz hangisi olurdu?
Git.
Sahnede ya da kanalınızda cover çalışmalara yer verdiniz kuşkusuz ama bir albüm ya da single olarak yayınlamadınız, cover bir şarkı sürprizi var mı hiç düşüncenizde?
Cover yapmak istemiyorum zor iş o. Samimi bir şekilde odamda yaptıklarımı yayınlamak daha çok hoşuma gidiyor. Onu bir prodüksiyona çevirip kıyaslanmak istemiyorum.
Yine çok değerli isimlere eşlik ettiniz ama bir gün için çalışmayı çok dilediğiniz bir isim var mı, evrene buradan bir kere daha mesaj bırakabiliriz belki…
Evren duy beni RADIOHEAD ile çalmak istiyorum.
ve son olarak bizim için bir şarkı seçmenizi diliyorum, genellikle konuklarımdan ruh hallerini anlık olarak anlatan şarkılar istiyorum.
İbrahim Maalouf – True Sorry