EDİTÖRDEN
Anasayfa / SÖYLEŞİLER / Mustafa Toklucu

Mustafa Toklucu

Ve mart ayının son söyleşisini de sizlerle paylaşmanın heyecanındayım. Heyecanımın iki sebebi var. Uzun zamandır müziğini yakından takip ediyor ve konuğum olmasını uzun uzun sohbet edebilmeyi çok istiyordum. Bir de henüz daha bir gün önce yeni şarkısı “Perşembe” ile buluştuk ki sıcağı sıcağına ortak oluyoruz bu paylaşıma, bundan da mutluluk duyuyorum.

Yıllar önce TV ekranlarında bir müzik yarışmasını yakından takip ediyorum. “Profesyonel” isimli bu yarışmanın jürisinde Ajda Pekkan, Müslüm Gürses gibi başarılı isimler yer alırken yarışan isimler de aslında müziğin içinde yer alan tanıdık yarışmacılar ile karşılaşıyoruz. Mesela o günden sonra arkadaş olma şansına da eriştiğim ve hatta birlikte çalışmalar içinde bulunduğum isimler de var. Mustafa da o yarışmada dikkatimi çeken müzisyenlerden bir tanesi. Derken sosyal medyada arkadaş oluyoruz, tüm şarkılarını dinliyor ve keyifle paylaşıyorum ama bir türlü yan yana gelemiyoruz. Nihayet şeytanın bacağını geçtiğimiz günlerde kırıyoruz.

Esra Erol’un TV programında yer  alan ve uzun zaman haftanın beş gününde de sesini duyduğumuz, beraberinde sahnelerde de harika bir repertuar sunan sevgili Mustafa geçtiğimiz sene içinde iki şarkısını paylaşmıştı bizlere. Yeni şarkısını da ilk buluşmamızda dinlemiş ve bir an önce sizlerle buluşmasını da dilemiştim.

Yeni şarkı “Perşembe”; 90’lar samimiyetini ve sıcaklığını içinde barındırıyor ve melodik yapısı, sözleri itibariyle 90’ları yeniden hissetmemizi sağlıyor ki bundan güzel ne olabilir.  “Şarkı da büyük bir kayıp sonrası yaşanan trajediyi anlatıyorum”  diyor ve bunu biraz açalım, beraberinde seni ve müzik dünyanı uzun uzun konuşalım diyorum ve karşınıza çıkıyoruz. Arpej Müzik etiketi ile tüm müzik marketlerde şarkıya ulaşabilirsiniz, kendisine bu keyifli söyleşimiz için çok teşekkür ediyorum ve en yakın zamanda yeniden buluşmayı iple çekiyorum. Söyleşiyi de yaptığımız gün olan şarkının adı ile başlıyoruz ve keyifli bir müzik yolculuğunun yolcusu oluyoruz, iyi hafta sonları.

Kadri Karahan

 

 

 

Çok heyecanlandım adına çünkü yeni şarkın henüz çok yeni yayında ve uzun uzun konuşmak istiyorum hakkında ama önce her zaman olduğu gibi başa dönelim istiyorum ve kapını müziğin ilk kez çaldığı yere gidelim istiyorum. Ne zaman ilk adımları attın ve devamında nasıl bir eğitim süreci bekledi seni?

Ayna karşısında fırçayla başladı ilkokul ortaokul ve lisede muhakkak bir etkinlikte şarkı söylüyordum. Liseyi bitirdikten sonra Pera Güzel Sanatlar Akademisinde 4 sene Batı Klasik Müziği eğitimi aldım.

 

ve biz ne mutlu ki 90’lı yılları da çok güzel yaşadık ve o zamanlar dinleyicisi olduğun birçok isim ilerde karşına çıktı ve kendilerine vokal yaptın. Soner Arıca, Aşkın Nur Yengi, Yeşim Salkım, ilk aklıma gelenler. Bu buluşmalar senin için nasıl kıymetliydi. İlk kiminle aynı sahnedeydin ve heyecanın nasıldı? Bugünlerde de vokal yolculuğun devam ediyor mu?

Hayran olduğum sanatçılarla çalışmak çok şey kattı bana. Sahne repertuvar anlamında bir adım yukarı itti beni. Mesela Soner Arıca’yla back vokal olarak çalıştığım sahneler benim için ders gibiydi. “Tevazu ve Starlık yanyana gelebilir’’i öğretti bana. Hep varolsun.

Son 2 senedir Hande Ünsal’la çalışıyorum. O da yeni nesil enerji kraliçesi. Muhteşem eğlenceli sahneler geçiriyoruz..

 

Biraz daha öncesine gidecek olursak seni ekranlarda ilk kez gördüğüm bir müzik yarışmasından anımsıyorum: Profesyonel. Sen ve birkaç müzisyen arkadaşımın da katıldığı ve herkesin bir referansla orada yer alabildiği kaliteli bir müzik yarışmasıydı ve o dönem de çok popülerdi. Bu ilk kez ekranlardan seninle tanışmamızdı, belki birçok şeyi değiştirmedi hayatında ama orada olmak nasıldı? Ajda, Müslüm gibi isimler karşısında şarkı söylemek nasıl bir deneyimdi?

Sahne yapmanın bir avantajı vardı hepimizde. Biraz daha sesimizi duyurmak için iyi bir platformdu. Ama neticesinde bir yarışma programı. Herkes kendi müzik zevkine göre değerlendiriyor. Mesela rahmetli Müslüm Gürses “bence sen arkadaşlarınla ateş başında şarkı söyle” demişti. Çok moralimi bozmuştu o yaşlarda. Bu işi yapmak isteyen genç bir müzisyene daha ılımlı eleştiriler yapılabilirdi.Şimdi daha farklı düşünüyorum. Zevkler ve renkler tartışılmaz.O onun doğrusu benim değil. Hala sahnelerde ve Müslüm Gürses şarkılarını da söylüyorum..Nur içinde yatsın..

Ama daha sonra ekranlardan hem de uzun bir süre ve hatta haftanın beş günü neredeyse bizlerle buluştuğun bir platform oldu. Esra Erol’un programı. Kuşkusuz birçok jenerasyon seni izledi ve belki de oradaki deneyim seni biraz daha işi ötelere götürme şansı verdi yanılıyor muyum. Şarkıların bir bir hazırdı ve kapımızı çalmaya başlayacaktı devamında? Kaç sene sürdü bu yolculuk ve nasıl izler bıraktı sende?

Evet yaklaşık 10 senedir Esra Erol’da programının solistiyim. Kendimi Erol Evgin gibi hissediyorum. 7 den 77 ye herkes tanıyor. Ama bu çok insan doğru hedef kitle değilse ötelere gitme konusunda sıkıntı yaşayabiliyorsun.

 

 

Şarkı diskografinde ilk ses bulan “Allahlarından Bulsunlar” oldu ve bu şarkı bir de remiks ile tamamlandı. Aynı zamanda besteci yanını da ilk bu şarkında gördük ki devamında da bugüne kadar hep kendi şarkılarını dinledik senden. Bir ilk buluşma olarak bugün baktığında nasıl bir renkte, hareketlilikte o şarkı, istediğini yakalamana izin verdi mi?

Aslında “Allahlarından Bulsunlar ı sipariş üzerine yaptık sevgili Zeynep’le. Sonra baktık şarkı bana çok yakıştı. Vermekten vazgeçtik. Zeynep Serpil Bozkurt benim çocukluk arkadaşım. Ben ona Çiğdem Talu diyorum. Birlikte çok güzel bir enerjimiz var. O yazıyor ben besteliyorum. “Allahlarından Bulsunlar”da böyle bir enerjiyle çıktı. Tabii adımları doğru mu attım orda sıkıntılar var. Yaşarken öğreniyorum. Bu öğrendiklerimle bir sonraki adımı doğru atmaya çalışıyorum..

Serdar Ayyıldız’dan da bahsetmek istiyorum. Remix i ona emanet ettik çok ta yukarılara taşıdı şarkıyı.Bu birliktelik Serdar’ın kendi projesinde devam etti. Burcu Güneş, Yıldız Tilbe’nin de olduğu “King of Istanbul “ albümün de ben de söz müziği bana ait “Kadınım” isimli şarkıyla yer aldım.

 

 

Enerjin belki de ilk çıkışı daha eğlenceli bir konseptle bize gösterdi ama sanki devamında daha bir duygusal, daha bir asıl söylemek istedikleri olan bir müzisyen ile karşılaştık. Devamındaki şarkılarında daha mı kendini buldun, daha mı istediğin buluşmalar oldu müzik dünyasında. Şahsen ben çok daha keyifle dinlediğimi biliyorum bir “Benimle Kal”ı, bir “Pervane”yi.

Bu iki şarkının söz ve müziği bana ait. Tamamen kendi hislerimle ve yaşadıklarımla ortaya çıkmış şarkılar. Böyle olunca başka bir hissiyat geçiyor yoruma. Aranje de çok önemli. Aranjörün özgür olması gerek evet ama bendeki his te çok önemli. Yakın çalışma arkadaşım iyi bir bass player Toygar Ersoy’ a derdimi anlattım. O da anladı ve kendi fikirleriyle harmanladı. Güzel 2 iş çıktı böylelikle.

 

 

Tam da buradan “Perşembe”ye gelelim istiyorum ki yeni bir gün yeni bir heyecan olacak son şarkın. Pandemi üretimlerin geçtiğimiz sene iki şarkı sundu bizlere, peki bu şarkının hikayesi, süreci nasıl işledi adına. Bizim önceki sohbetimizde bahsetmiştin, doğru bir zaman diyorduk, şimdi o zaman mı, neler hissediyorsun, nasıl bir şarkı bekliyor dinleyicini bu kez?

Astrologum doğru zaman diyor Bunu hiç bir zaman bilemeyiz. Para harcarsan doğru zamanı yaratmış oluyorsun. Ben hep ilk defa şarkı çıkarıyormuşçasına heyecanlıyım. Çok beğenecekler diyorum. Perşembe için de çok heyecanlıyım. Sözler yine Zeynep Serpil Bozkurt’un. Paşahan Kaytan düzenledi. İyi müzisyenlerle buluştum bu şarkıda. Büyük bir kayıp sonrası yaşanan trajedi anlatılıyor şarkıda. Klipte bana Zeynep eşlik etti. Öyle güzel oynadı ki biz çekimlerde gözyaşlarımızı tutamadık. Herkes mendilleri hazırlasın..

 

ve senin sahnelerle de çok güzel bir dostluğun var, sahnede olmayı seviyorsun, seni dinlemeyi seviyor insanlar. Biraz da o performanslarından bahsedelim. Nasıl bir ekiple birliktesin, nasıl bir repertuar sunuyorsun, konserlere nasıl hazırlanıyorsun ve önümüzdeki günlerde de bizleri bekleyen bir program var mı bu anlamda?

Sahne benim için vazgeçilmez. Aile gibi hissettiğim mekanlarda şarkı söylemeyi tercih ediyorum. 5 kişilik bir ekiple sahneye çıkıyorum. Karışık bir repertuarım var. Hayranı olduğum 90’lardan başlayıp günümüze kadar daha çok beni etkileyen, söylemekten keyif aldığım repertuarla dinleyicinin karşısına çıkıyorum. Yaz dönemi de düğün törenleri bayii toplantıları ve özel gecelerde buluşuyoruz. Bu sene Belediye Halk konserleri olacak. Bir kaç görüşme var.

 

 

Sevgili Mustafa; kasetler dinledik, CD’ler aldık şimdilerde de dijital müzik sürecindeyiz. Her şey eskiye göre belki daha kolay ama çeşitlilik artı ve baktığımız zaman çok hızlı bir akış var. Hem dinleyici hem de müzisyen olarak sen nasıl değerlendiriyorsun geldiğimiz bu noktayı, sen yetişebiliyor musun mesela bu tempoya?

Sadece müzik piyasası değil bütün sektörler digitalde var olmak zorunda. Kendimizi sürekli yenileyeceğiz. Yapay zekayla klip çekiliyor artık. Kendi yüzünü tanıtıyorsun ve oynamadan kendi klibinde oynuyorsun :)

Uyumlamaya çalışıyorum kendimi. Ama zorlanıyorum tabii ki.

İnsanlara ulaşmak baktığın zaman çok kolay. Bir yapımcıya ihtiyaç duymadan amatör ruhla müzik yapanlar, alternatif müzik yapanlar çok kolaylıkla işlerini paylaşabiliyor. Bu çok güzel. Ama doğru hedef kitlesine ulaşamazsanız boşa kürek çekmiş oluyorsunuz..

 

 

Son olarak pandemiden çıksak da sürekli yası olan, felaketler yaşayan bir coğrafyayız, bir şekilde de önümüzdeki günlerde seçim süreci yaşayacağız. En çok müzisyeni etkileyen zamanlardardayız ki sen de sahneleri olan bir müzisyensin, seni nasıl etkiliyor ülkenin ve gündemin getirdikleri, neler hissediyorsun; bir başka şekilde soracak olursam bu ülkede müzisyen olmak nasıl bir yerde, olumlu olumsuz her açıdan değerlendirelim istiyorum.

Maalesef her zaman sopayı müzisyenler yiyor. İnsan olduğumuz unutuluyor. Biz de bir ev geçindiriyoruz. Çoluğu çocuğu olan müzisyenler var. Pandemi döneminde intihar eden müzisyenlerin haberlerini okuduk, müzik aletini satıp evini geçindirmeye çalışan müzisyen arkadaşlarımız vardı.

Bütün zorluklara rağmen tüm hassasiyetlere karşı duyarlılık gösteriyoruz. Ama hayatta kalmak için çalışmamız gerekiyor. Son yaşadığımız deprem felaketinde dayanışmak için para kazanmaya ihtiyacımız var. Param olmazsa ben nasıl orda felaket yaşayan insanlarla dayanışırım.

Müzik sadece eğlenme aracı değil. Birlik sağlar. Psikolojik olarak iyileşmeye yardım eder. Bunlar hep gözardı ediliyor. Yani coğrafya kaderdir maalesef.

 

 

ve biraz de sektörün durumu… PR ya da menajerler ile çalışmanın zorluğu, radyolar ya da diğer mecralara ulaşabilmenin ticari yanı, listelere girmek ya da daha birçok şey; gerçekten şarkı yayınlamak ile kalmıyor, bu işin klibi, sosyal medyası vs. Sence neden buralara geldik, bundan sonrasında neler olacak, müzisyenler ne zaman tam anlamı ile mutlu olacak?

Evet zurnanın zırt dediği yer. Menajerler,pr ve radyolar.. Hepsi için iyi bir bütçeye ihtiyaç var. Mesela klibini dijitalde yayınladın. Bol reklamla iyi bir izlenme yarattıktan sonra, ulusal radyolarda yayınlanma şansı çok fazla. Radyolarda yayınlandıktan sonra da menajerler zaten seni bir şekilde buluyor. Karınca misali çalışıp, kenara atıp şarkılarıma yatırım yapmak üzerine bir plan yapıyorum. Başka türlüsü mümkün görünmüyor.

 

 

Söyleşimizin sonunda kısa sorularım olacak ve seçeceğin bir şarkı ile veda edeceğiz.
İlk aldığın albümü hatırlıyor musun mesela?

Sezen Aksu’88

Müzik yolculuğunda en büyük ilhamın kim oldu, kimleri hep özel bir yerde dinledin.

Nilüfer hep özeldir benim için.

Müziğini ve müzik zevkini birkaç kelime ile nasıl tanımlarsın?

Ruh halime göre. Ama hep enerjimi yükseltmek için dinlerim.

 

Bir düet hakkın olsa ya da bir sanatçı ile proje içinde olsan kimi seçerdin?

Kraliçe Sezen Aksu

Hayatının renkleri nedir müziğin dışında, neler vazgeçilmezindir?

Spiritüel konular çok ilgimi çekiyor. Kendimi daha iyi tanıyabilmek ve taşıyabilmek için bütün kabuklarımı soymaya çalışıyorum..

Son olarak bizim için bir şarkı seçmeni istiyoruz ki tam da bugünlerdeki ruh halini anlatsın bize :)

Yeni Türkü / Çember

 

 

Ve mart ayının son söyleşisini de sizlerle paylaşmanın heyecanındayım. Heyecanımın iki sebebi var. Uzun zamandır müziğini yakından takip ediyor ve konuğum olmasını uzun uzun sohbet edebilmeyi çok istiyordum. Bir de henüz daha bir gün önce yeni şarkısı "Perşembe" ile buluştuk ki sıcağı sıcağına ortak oluyoruz bu paylaşıma, bundan da mutluluk duyuyorum. Yıllar önce TV ekranlarında bir müzik yarışmasını yakından takip ediyorum. "Profesyonel" isimli bu yarışmanın jürisinde Ajda Pekkan, Müslüm Gürses gibi başarılı isimler yer alırken yarışan isimler de aslında müziğin içinde yer alan tanıdık yarışmacılar ile karşılaşıyoruz. Mesela o günden sonra arkadaş olma şansına da eriştiğim ve hatta birlikte çalışmalar…

Genel Bakış

Kullanıcı Oylaması: 4.9 ( 1 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*