Rıza Gökbayrak; 88 doğumlu bir müzisyen. Biyografisinde müzik yolculuğunu uzun bir şekilde anlatmış ama özetlemek gerekirse ilk okulda çocuk korolarından devamında aldığı kurslara, aldığı enstrümantal derslerden kurduğu gruplara adım adım başarılı bir yolculuk içeriyor. Bugüne kadar gerek kurduğu grupla olsun gerekse devamında ülkenin birçok yerinde sahne aldığını ve bu süreç içerisinde kendisine hatırı sayılır bir dinleyici kitlesi yakaladığını da görüyoruz. Yani ilk çalışmasını bu süreçte yalnızca kendisi beklemiyor ve bir o kadar da takipçisinin merakı gideriliyor bu vesile ile.
Aslında şarkı mayıs sonu çıkışlı ama bir şekilde bizlere yeni ulaşıyor ve öncelikle adıma ayrı bir heyecan içeriyor. Geçtiğimiz sene kaybettiğimiz değerli müzisyen dostumuz Cüneyt Ergün’ün sevdiğimiz bir şarkısını çıkış olarak seçiyor ve “Kırmızı” ile buluşuyoruz yıllar sonra. Şarkıyı Ergün 2011 yılında yayınladığı ve çok ses getiren “Bilinmeyen Saat Uygulaması” albümünde seslendirmişti ve bugüne kadar hiç cover şarkısı olmamıştı. Çok seveni ve dinleyeni olduğunu biliyordum ki bugünlerde kendisinin de ölüm yıl dönümü yaklaşmak üzere, bir kere anmak istiyorum bu vesile ile ve huzur içinde uyumasını diliyorum. Şarkıları hep güzel kalplere ilham olsun.
Gökbayrak müziğe evrensel bir vizyonla baktığını söylüyor ve birçok etnik ve folklorik müziği içinde barındıran ve bu müzik türlerinin kültürü ve türüyle iç içe olan; hem geniş yelpazede folklorik türküler çalıp söyleyeceği, hem rock müzik yapacağı, yer yer mızıkası ve gitarıyla deneysel country ve çeşitli müzikler yapacağı, farklı kültür ve türleri harmanlandığı fantastik ve farklı tarzıyla Rıza, dünyada unutulmaz bir sanatçı olmayı hedeflediğini de ekliyor üstüne. Şarkının yolculuğunun bugüne kadar olan hikayesi için de “bir roman olur desem, abartmış olmam sanırım, hikayesini bir gün gelir, muhakkak sizlerle bölüşürüm” diyor müzisyen ve bir gün için paylaşmasını bekliyoruz diyoruz biz de. Keyifle dinliyoruz ve müzik yolculuğunda başarılar diliyoruz, eminim devamında daha sık karşılaşacağız.
Kadri Karahan / Editörün Notu