EDİTÖRDEN
Anasayfa / SÖYLEŞİLER / Elif Sanchez

Elif Sanchez

“Haftanın Söyleşisi”nde bu hafta çok özel bir müzisyeni sizlerle buluşturmanın heyecanındayım ki bir süredir, çok albüm çok şarkıdır dinleyicisi olduğum çok özel bir ses müzisyen Elif Sanchez konuğum.

Müzisyen bir aileden gelen ve 10 yaşına kadar ailesinden aldığı müzik eğitiminin ardından, İstanbul Devlet Konservatuvarından üstün başarı ödülü ile mezun olan Elif Sanchez; Türk Halk Müziği, Klasik Müzik ve Caz eğitimini harmanladığı müzikal tarzı ile Anadolu ve Azerbaycan coğrafyasının en sevilen türkülerini, kendine has yorumuyla adını taşıyan ilk albümünden bugüne üretmeye hep devam etti. Bu süreçte birçok sahnede, birçok önemli isimle çalışma şansını buldu ki benim de büyük hayranı olduğum Javier Limon’un albümünde yer aldı ve yine Ara Dinkjiyan, Sal Mamudoski, Rycardo Moreno, Kenan Doğulu gibi önemli müzisyenlerle sesini şarkılarda buluşturdu. Yine Selami Şahin için hazırlanan saygı albümünde de çok özel bir cover ile karşımıza çıktı.

Bu sene içinde yayınladığı “Stages Of Love” ile henüz daha heyecanımız kesilmemişken bir anda Cenk Erdoğan ve Dilek Türkan ile hem sahne hem de single dünyasında türkülere ortaklık etti. Özetle ve iyi ki bu hız kesmemesi hali ben de çok soru biriktirdi ama kuşkusuz ki bir o kadar da özet yapabilecek olmanın zorluğunu getirdi. Bu sebeptendir ki bunu başarmak için sevgili Pasion Turca’dan sevgili Sinan Nergis’ten rica ettim ve bizi internet üzerinde yan yana getirdi ve sayfalarımızda sizlerle buluşturmanın mutluluğu içinde oldum kendisini.

Son yıllarda dinlemekten çok keyif aldığım ve özellikle bu sene yayınladığı işlerle çok daha heyecanlandığım Sanchez gibi bir müzisyene sahip olduğumuz için bence gerçekten çok şanslıyız ve çok daha karşılaşmalı ve çok daha alkışlamalıyız. Bu bizlerle buluşmasında emeği olan tüm herkese, müzisyen ekibine, elbette Pasion Turca ailesine ne kadar teşekkür etsek az. Evet şimdilik bu söyleşi vesilesi yan yanayız ama ilk fırsatta ilk konserinde mutlaka tanışacağız ve gücümüz yettiğince de her daim yolculuğunun yanında olacağız. Teşekkürler sevgili Elif, teşekkürler şarkılar, türküler ve bizlerle buluşma şansını veren hayat; minnettarım.

Kadri Karahan / Editörün Notu

 

 

İnstagram

Youtube

Müzisyen bir aileden geldiğinizi biliyorum ve söyleşimizin başında o en başa dönelim istiyorum. O yıllarda o sesler, o müzik nasıldı içinizde? Notaların sizi nereye sürükleyeceğini ilk ne zaman fark ettiniz ve kendinize nasıl inandınız o ilk yıllarda? Kimler en büyük destekçiniz oldu?

Ailem tabii ki müzik yolculuğumun ilk ve en güçlü ilham kaynağıydı. Müziğin içine doğdum, hep müzikle büyüdüm. Kendimi bildim bileli yapmak istediğim tek şey müzikti. Ailemin yönlendirmesiyle konservatuvar sınavına girdim ve profesyonel yolculuğum çok erken yaşta başlamış oldu.

 

 

İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndan üstün başarı ödülüyle mezun olduktan sonra Berklee College of Music’te Bill Pierce ve Akdeniz Müzik Enstitüsü ödüllerini kazandınız. Bu nasıl bir disiplin, nasıl bir süreçti sizin için? Belki de birçok müzisyenin hayalini kurduğu bir başlangıçtı;sizde nasıl bir heyecan yarattı, bugünlere taşınmasında nasıl bir payı oldu?

Arka arkaya başarılar sıralanınca çok ışıltılı görünebilir ama o yolculuk aslında oldukça zorlu, düşe kalka ilerleyen bir süreçti. İnancımdan çok, müziğe olan tutkum beni yolumda tuttu. Pek çok kez düştüm, ama her defasında kalktım. Şu an elimde olan her şey, vazgeçmeden devam etmemin bir sonucu.

 

 

O yıllarda ilk grubunuzu kurdunuz ve Javier Limón’un dikkatini çekip onun albümüne konuk oldunuz. Bu, müzikal yolunuzu daha net çizmenizi sağlayan ilk büyük adımlardan biri miydi? Bir müzisyen yolun başında ne kadar inanmalı, ne kadar çalışmalı?

Elbette bunların hepsi yoluma ışık oldu. Benim çok sonradan öğrendiğim bir şey var: inanç ve özgüven. Kendine güvenip içgüdülerini dinleyebilmek bence hayattaki en önemli şeylerden biri — hatta mutluluğun da tek yolu. 

 

 

Sonrasında sahneler, festivaller, ödüller… Pek çok önemli isimle çalıştınız, yayınlara konuk oldunuz, atölyeler düzenlediniz. Bunların her biri başlı başına bir kariyerken, siz albüm sürecine doğru ilerlediniz. Pasion Turca ile yollarınız kesişti. Birbirinize ne kadar inandınız? Albüm için acele etmediniz ama belli ki hazırdınız. Nasıl hazırlandınız bu döneme?

Aslında kısa sürede birçok albüm ve single kaydettim. 2020’den bu yana üç albüm ve on iki single yayımlamışım; bunun yanında birçok iş birliği de yaptım. Yeni şeyler üretebilmek için bazen durup hayatı yaşamak gerekiyor bence. Yaptığım her şeyi içime sinerek yapmaya çalışıyorum; o yüzden tam olarak inanmadığım, içime sinmeyen şarkıları paylaşmıyorum. Üretim süreci genellikle çok doğal gelişiyor benim için. Sonuç içime sinerse, o zaman dinleyiciyle buluşuyor.

 

Pandemi sürecinde yayımlanan ilk albümünüz caz ve Latin tınılarıyla harmanlanmış Türk ve Azerbaycan türküleriyle hâlâ kalbimizde çok özel bir yerde. O sürece dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?

Sevdiğim müzisyenlerle müzik yapmak benim için her zaman çok keyifli. Üstelik ilk albümün canlı kaydedilmesi de ayrı bir heyecandı. Sonrasında her şey çok doğal, çok keyifli bir şekilde gelişti.

 

 

Devamında gelen iş birlikleriniz de bir o kadar heyecan vericiydi. “Kurşun Adres Sormaz ki”de Kenan Doğulu, “Besame Mucho”da Alfredo Rodriguez, Sal Mamudoski albümünde Ara Dinkjian, Selami Şahin projesinde ise “Benim İçin Öldün Artık” yorumu… Bu birlikteliklerin sizin için sihri neydi? Hiçbirinde popülerlik kaygısı hissettirmediniz.

Hayatım boyunca popüler olmak gibi bir kaygım hiç olmadı. Müzik benim için çok kutsal. Bu iş birliklerinden çok şey öğrendim. Müziğim beğenilir ya da beğenilmez, bu kişisel bir şey ama benim için en önemli nokta dürüstlük. Kalpten gelenin kalbe geçebilmesi.

 

 

 

Cenk Erdoğan ve Dilek Türkan ile yaptığınız çalışmalar da bu yılın en güzel sürprizlerindendi.“Quaba’nın Al Alması”, “İki Keklik”, “Laçin”, “Aman Avcı Vurma Beni”… Bu proje nasıl doğdu?

Cenk ve Dilek benim için çok özel iki insan. Henüz okuldayken Cenk’in kayıtlarını dinleyip ilham alırdım. Dilek’i de her zaman çok severek dinledim, duruşunu örnek aldım. Bu nedenle bu proje benim için tarifsiz bir keyif. Dilek’le sosyal medyada tanışıp bir kayıt yapmaya karar verdik; Cenk’i davet ettik ve tamamen tesadüfen başlayan bu buluşma bir projeye dönüştü. Görünen o ki, daha da güzel konserlerle devam edecek.

 

 

“Stages of Love” albümünüzde “Her şarkı beni şekillendiren anların bir yansıması” diyorsunuz. Gerçekten de o albüm hem kültürel hem duygusal anlamda çok kırılgan ve güçlü bir caz ruhu taşıyor. Dinleyicinizle aranızda nasıl bir bağ gözlemliyorsunuz?

“Stages of Love” çok kişisel bir albüm. Tüm kalp kırıklarımı süpürüp içine attığım bir çalışma. Biliyorum ki herkesin bir kalp acısı var, o yüzden herkesin kendinden bir şey bulabileceği bir albüm olduğunu düşünüyorum. Farklı müzik türleri, farklı diller, farklı duygular var içinde. Mesela “Bir Zamanlar”ı söylerken çoğu kez ben ağlıyorum ve seyircinin de ağladığını görüyorum. O zaman diyorum ki, “Elif, yalnız değilsin… Hepimiz aynı gemideyiz.”

 

 

Ve son olarak “Kırmızı Buğday”… Anadolu ezgileriyle modern tınıları buluşturan bu türküde nasıl bir hikâyeyle bağ kurdunuz?

“Kırmızı Buğday” her zaman okumak istediğim, çok sevdiğim bir türküydü. Annemden öğrenmiştim, dolayısıyla benim için çok kişisel bir parça. Cenk’in düzenlemesiyle buluşunca da gerçekten harika bir sonuç çıktı. Aslında beş yıl önce kaydetmiştik, bugüne kısmetmiş.

 

Müziğinizde güçlü duygusal geçişler, çok renkli bir çeşitlilik var. Kimleri dinlediniz, kimlerden ilham aldınız? Bundan sonrası için sizi neler bekliyor, hangi hayalleriniz hâlâ gerçekleşmeyi bekliyor?

Dinlediğim her şey bana ilham veriyor. O kadar farklı müzikler dinliyorum ki saymakla bitmez. İlham aldığım, bana güç veren çok fazla müzisyen var. Henüz gerçekleşmemiş birçok hayalim de tabii ki var — ve bence her zaman da olmalı.

 

 

Yılın sonuna yaklaşırken… Müzik dışında hayatınızın diğer renkleri neler? Sizi neler mutlu eder, neler hüzünlendirir?

Son dönem benim için kendimi tanıma dönemi oldu. Neleri sevdiğimi, nelerin bana iyi geldiğini yeni yeni keşfediyorum. Yeni aktiviteler deniyorum, yeni enstrümanlar öğreniyorum. Ama sanırım olmazsa olmazım, ailem ve dostlarımın kıymetini bilmek. En çok da köpeklerimle vakit geçiriyorum; onlarla küçük anların keyfini çıkarmak bana çok iyi geliyor.

 

 

"Haftanın Söyleşisi"nde bu hafta çok özel bir müzisyeni sizlerle buluşturmanın heyecanındayım ki bir süredir, çok albüm çok şarkıdır dinleyicisi olduğum çok özel bir ses müzisyen Elif Sanchez konuğum. Müzisyen bir aileden gelen ve 10 yaşına kadar ailesinden aldığı müzik eğitiminin ardından, İstanbul Devlet Konservatuvarından üstün başarı ödülü ile mezun olan Elif Sanchez; Türk Halk Müziği, Klasik Müzik ve Caz eğitimini harmanladığı müzikal tarzı ile Anadolu ve Azerbaycan coğrafyasının en sevilen türkülerini, kendine has yorumuyla adını taşıyan ilk albümünden bugüne üretmeye hep devam etti. Bu süreçte birçok sahnede, birçok önemli isimle çalışma şansını buldu ki benim de büyük hayranı olduğum Javier…

Genel Bakış

0

Kullanıcı Oylaması: 4.56 ( 1 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*