EDİTÖRDEN
Anasayfa / 90 Derece / Şahsenem: Özbekistan’dan Türkiye’ye, 90’lardan Bugünlere

Şahsenem: Özbekistan’dan Türkiye’ye, 90’lardan Bugünlere

Kısa bir zaman önce bir dergide yeniden 90’lar yazmaya başlamamla o yılları yeniden özlemem beni daha sonra bir kitap yazmaya sürüklemiş sonra nedense bir süre de yazdıktan sonra o fikirden de vazgeçmiştim. Ama orada yazdığım birçok yazıyı elbette ki çöpe de atacak değilim. Ekspres olarak 90’ları çok seven bir takipçi kitlemiz olduğunu biliyoruz ki genel olarak 90’ları herkes çok seviyor zaten bugün de bu yüzden bu çoğu şarkıyı, sarkıcıyı sevemiyor. Sebebini yine söyleyeyim, samimiyet. O zamanki samimiyet bugün olmayan işte.

Her kim olursa olsun o yıllardan birileri ile karşılaşmak beni çok mutlu ediyor, çünkü bir şekilde kasetlerini almış, kliplerini videolarına kaydetmiş, şanslıysam kendileri ile yazışmış, tanışmış, imzalı fotoğraf alıyorum ama bazıları ile bu şansı bulamamanın da keyfini şimdilerde bu şekilde karşılaşmalar ile buluyorum ve elbette çok merak ettiğim şeyleri şimdilerde sorma imkanı buluyorum.

Çok yakında yeni projeleri ile karşılaşacağımız haberini aldığım Şahsenem de benim o dönemler gerçekten merak ettiğim isimlerden biriydi. O dönem başta Almanya’dan olmak üzere Avrupa’dan hatta Amerika’dan bile gelip bir şekilde müziğimize dahil olan isimler vardı anımsayın ama Orta Asya Türk Cumhuriyet’lerinden ben kendi adıma bir Şahsenem’i anımsıyorum ki sonradan çok değerli Özbek sanatçı Yulduz Usmanova da katıldı listeme ama dediğim gibi çok sonralarından.

Peki Şahsenem kimdi, nereden yolu ülkemizle kesişti ki çok değerli müzisyenlerle çok önemli albümler yaptı, onlar ile nasıl bir araya geldi, o dönem nasıl bir ilgi içindeydi, sonra bir anda ne oldu da sessizliğe büründü, neler yaptı, yıllar sonra yeniden nasıl karşılaşacağız; hepsini Ekspres’e anlattı ve kendisini ağırlamaktan, tüm o yılları uzun uzun konuşmaktan çok keyif aldım. 90’lar yolcusu kalmasın.

Kadri Karahan

 

Muhteşem şarkılarla geri döneceğinizin müjdesini aldık ve çok heyecanlandık, sürprizi bozalım istemeyiz ama biraz da ipuçları alsak çok güzel olmaz mı?
Uzun yıllardır yoktunuz, sizi çok özledi dinleyiciniz, bu kadar beklediğimize değecek mi :)

Uzun yıllardır ortada olmayışımın sebebi, oğlumu büyüttüm, her şeyden önce ben bir anneyim, evladımı hayata hazırladım. O şimdi 21 yaşında büyüdü, üniversiteye başladı ve oğlum bana dedi ki “Anne artık ben büyüdüm ve arkadaşlarım da bana  annen niye yeniden müzik yapmıyor” diye sorunca ve bana izin verince, yeniden sahnelere dönmeye karar verdim. 

Dokuz yıldır biriktirdiğim muhteşem müzik projelerim var. Yeni projelerimi bundan sonra birbiri ardına peşi sıra çıkaracağım ve sevenlerimle, muhteşem yeni projelerimle bir araya geleceğim. Bu aralar, 9 sene boyunca, malum bir de pandemiden dolayı kilo aldım. Forma girmek için ve sevenlerimin karşısına muhteşem olarak çıkmak için Leyla İnanır, Dr. Baumann das Institute, Nişantaşı güzellik merkezine kamp kurdum. Leyla İnanır nişantaşı güzellik merkezinin en iyi uzmanlarının eline kendimi teslim ettim. Yakında eskisinden de genç, formda, yepyeni bir Şahsenem olarak karşınızda olacağım.

 

90’lardan çok eski arkadaşız sizinle, yani dinleyici-sanatçı olarak. Her gün bir başka isimle tanıştığımız zamanlardı. Pop çok hareketliydi, özellikle gurbetten gelen sesler çok fazlaydı ama kardeş cumhuriyetlerden ilk sizle karşılaştık anımsıyorum. 
İlk defa bir Özbek isim ülkemizde sesini duyurmayı başardı ve o sizdiniz. Peki buna ne vesile oldu, ilk albüm nasıl doğdu, bizimle nasıl buluştu, o süreci sizden dinleyebilir miyiz?

İlk albümüm “Seyyah”ta aranjör değerli müzisyen Ümit Kuzer ile çalıştım Hemen peşinden gelen ikinci albümünde “Efsane Aşk”ın aranjörlüğünü ise Uluğbek Hekimoğlu  gerçekleştirdi. Bir sonraki albüm “Kısasa Kısas” Ersin Bişgen olurken son albümün “Herşey Boş”un aranjörlüğünü ise kendim yaptım. 

Bu son yani yayınlanan dördüncü albümün 8 tane şarkısına dünyaca tanınan ve “dünyada tek yaşayan ressam” ünvanına sahip olan ressam Armin Han 7 tane orijinal yağlı boya tablo ve üç boyutlu halı çalışması yaptı Büyük halı çalışmasının görseli kartonet de de yer alandır. Biz resim ve müziği bir araya getirdik ve bunun da ismini resim ve müziğin dansı olarak adlandırdık. Bu proje aslında dünyada yapılan büyü iyiliktir. Her şarkıya özgü orijinal bir tablo yapılması her birinin ayrı hikayeleri olması bir ilktir.

Ben Özbekistan’ın devlet sanatçısı ve sinema oyuncusu ve zirvede olan bir sanatçı iken, o esnada Türkiye’ye geldim. Özbekistan’dayken hep Türkiye’ye gelmeyi hayal ederdim. Türkiye’ye gelip müzik yapmayı, Türk insanını tanımayı hep istemişimdir ve hayal etmişimdir. Çünkü ben Türkiye’yi ve Türk insanını çok seviyorum.

1992 yılında Türkiye’ye geldim. Adana Türk Ocağı tarafından Türkiye’ye turneye davet edildim. Özbekistan’ın tanınmış en iyi grupları ile birlikte ben solist olarak turneye geldim ve bir aylık dolu dolu çok güzel geçen turne konserlerimi verdim. Ardından ekibim gitti, ben kaldım. Artık Türkiye’de olduğuma göre Türkiye’de müziğimi yapmam için önce Türkçe öğrenmem ve Türk insanını yakından tanımam gerekiyordu. Yaklaşık 4 sene boyunca şarkı söylemedim. Çeşitli kol işlerinde çalıştım. Amacım Türkçe öğrenmek ve Türk insanının hayatını yakından tanımaktı. İstanbul Türkçe’si öğrendim ve 1994 yılında Klip Müzik bana albüm teklif etti. Klip Müzik Yapım ortaklarından Burhan Şeşen kaldığım villayı müzik şirketi için kiralamaya gelmişti. Benim de duvardaki afişimi görünce sanatçı olduğumu anladı ve ben de Özbekistan’ın çok meşhur sanatçısı olduğumu anlattım ve Klip Müzik Yapım ilk müzik yapım projesini bana teklif etti.  

Klip Müzik’ten birinci albümüm “Seyyah” ikinci albümüm “Efsane Aşk” albümlerimi çıkardım. 1997 yılında “O Bu Gece Gelecek” şarkıma klip çektim. İlk çıkış şarkımdı ve büyük bir başarı yakaladım. Türk halkı beni çok sevdi, Türk halkının sevgisinin temelinde var olan özümüzden birisi olması. Çünkü ben Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden geliyorum. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Türklerin baba diyarı. Tüm Türkler önce Orta Asya’ya göç ettiler ve oradan da tüm dünyaya dağıldılar. Yaptığım albümlerimde Orta Asya’nın tanınmış bestekarlarının bestelerine yer verdim. Şarkı sözlerini de birebir Orta Asya insanının dilinden anlattım. Ben müziğimle Orta Asya müziğini Türkiye’de tanıttım, kostümlerimle ve imajımla da yine Orta Asya’nın kültürünü tüm Türkiye’ye tanıttım. Gümüş takılarım çok meşhurdur ve çok sevildi. Çalıştığım modacılar Orta Asya Sozani kumaşlarından kostümler hazırladılar ve onu orijinal Orta Asya Türk Cumhuriyeti takılarıyla tamamladılar. Yazılı, görsel ve radyo programlarında her zaman Orta Asya Türk’lerinin kültürünü, müziğini tanıttım ve anlattım. Türk halkı özümüzden olan bu güzelliği çok sevdiler. Çünkü Türk halkı da özünü çok seven bir millettir.

Ardından Emre Plak’tan “Kısasa Kısas” albümümü çıkardım ve sonra da dördüncü albümüm “Herşey boş” albümümü yaptım. 1997 senesi Şahsenem yılıydı. 

“O Bu Gece Gelecek” şarkısından büyük bir çıkış yakaladım ve ikinci klip çektiğim “Gözyaşlarım Anlatır” şarkım TOP 10 müzik listelerinde aylarca bir numaradan inmedi ve böylece bu şarkı klasikler arasına girdi. 2006 yılında Orta Asya müziğinin ve kültürünün tek başarılı elçisi olarak Truva yayınevi’nden “Şahsenem’den Orta Asya Kültürü ve Yemekleri” kitabını çıkardım. Bu kitap gelecek nesile bir yadigardır. Gelecek nesle Orta Asya kültürünü unutmamaları için ve tanımaları için bu kitap çalışmamı yaptım ve çok büyük ilgi gördü. Yakında bu kitap çalışmalarımın ikinci ve üçüncü ciltlerini yazacağım. Benim misyonum, Orta Asya kültürünü ve müziğini Türkiye’ye ve tüm dünyaya tanıtmak.

 

Arada şöyle bir parantez açmak istiyorum ki sizden sonra keşfettiğim büyük hayranı olduğum isimlerden biri de bir başka Özbek  müzisyen Yulduz Usmanova’dır. Öncelikle besteleri ile tanıdık sonra da ülkemize gelip o da albümler yaptı. Hiç tanışma şansı buldunuz mu, ortak bir çalışma içinde yer almak ister miydiniz?

Yulduz Usmanova evet Türkiye’de besteleri ve kendi albümleriyle de tanındı ve çok sevildi. Ben Yulduz Usmanova’yı çok seviyorum ve şarkılarını severek dinliyorum. Ülkemin çok sevilen büyük sanatçılarındandır kendisi. Gelecekte onunla birlikte ve başka Özbekistan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin büyük sanatçıları ile ortak çalışmalar yapmayı düşünüyorum.

 

 

12 şarkılık ilk albüm “Seyyah” özellikle unutulmayacak iki şarkı kazandırdı pop dünyasına: O Bu Gece Gelecek ve Gözyaşlarım Anlatır. 
Nasıl bir ilgi içindeydiniz, o dönem radyolar, özel TV’ler ve konserlerle ilişkileriniz nasıldı, daha doğrusu nasıl bir dinleyiciniz oldu, sizi neden çok sevdiler ve her gittiğiniz yerde güzel bir ilgi gördünüz, başarınızın sebebi neydi.

İlk “Seyyah” albümümde “O Bu Gece Gelecek”, “Gözyaşlarım Anlatır”, “Nartanem” ve “Seyyah” şarkılarına klip çektim. Klip çektiğim şarkılarımın hepsi tabii ki çok sevildi. Türk basını çok büyük bir ilgi gösterdi bana. Belki de bir günde yedi tane kanalda görünerek rekor kıran sanatçılardanımdır. Türk yazılı ve görsel medyasına ve radyolarımıza çok teşekkür ediyorum beni sevenlerimle buluşturdukları için. O zamanlar bir günde seksen tane konser teklifi alan bir sanatçıydım. Ancak bir günde üç tane konsere yetişebiliyordum. Zamanla yarışıyordum. Artık beni Türkiye tanıyordu. Tabi ki sokakta yürüdüğüm zaman sokakta “Aa Şahsenem” denilerek parmakla gösteriliyordum. Hayranlarım benden imza ve fotoğraf istiyorlardı. Çok büyük ilgi görüyordum ve halen de öyle. Şimdi artık Türkiye’de, Avrupa’da, tüm dünyada, Rusya, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Kafkasya ve Orta doğuda yüzbinlerce hayran kitlem oluştu. Dokuz senedir müzik piyasasından ayrı kaldığım süreçte onlar beni çok özlediler. Yepyeni çalışmalarımı onlar da sabırsızlıkla bekliyorlar bunu biliyorum ben de sevenlerime kavuşacağım günleri iple çekiyorum.

 

 

Artık 2000’lerdeydik ve bu süreçte de üç albüm bekledi bizi. Efsane Aşk, Kısasa Kısas ve Her Şey Boş.
Bir şekilde yeni bir dönemin içindeydik ama siz müziğinizden, çizginizden taviz vermediniz. Ama bir şeyler de değişiyordu sanki, siz adına demiyorum ama 90’lardaki o samimiyet bitiyor muydu? Nasıl karşıladınız milenyumu?

Çok güzel karşıladım. Benim müzik piyasasında apayrı bir çizgim olduğu için rakibim yok. Kimsenin taklidi değilim. Müziğimle, tarzımla tekim. Doksanlardan bu yana bilakis çok büyük bir özlem var şu anda. Onu görebiliyorum. Sokakta hayranlarım beni durdurup bana şöyle diyorlar: “Neden bizi sesinizden mahrum bıraktınız? Biz sizi çok özledik”. Benim hayranlarım beni asla unutmazlar. Ben unutulmayan sanatçılardanım çünkü benim yaptığım müzik köklü bir müziktir.

 

 

Bu arada son albümünüzden bu yana 11 yıl geçmiş. Bu süre içinde neler yaptınız; sahnelerde göremedik sizi ama başka sürpriz işlerin içinde de yer aldınız. Bildiğim kadarı ile bir yemek kitabı yayınladınız, yenisinin yolda olduğunu öğrendik ve takılarla uğraşmaya başladınız; bu çalışmalarınız da bizlerle buluşacak değil mi?
Bu fikirler nasıl doğdu; yemek yapmak ve takılarla uğraşmak hep keyif aldığınız bir şey miydi?

“Şahsenem’den Orta Asya Yemekleri ve Kültürü” kitabımın devamını yazacağım ve yakında sürpriz bir muhteşem TV programı hazırlıyorum, hangi kanal olacağını şimdiden söylemeyeyim sürpriz olsun. Müzikte olduğu gibi her zaman yine TV programımı da Türkiye’de bir ilkini yapacağım ve çok sevileceğinden eminim.

Orta asya yemekleri bahane, yazdığım kitapta ben Orta Asya kültürünü anlattım. Orta Asya takılarını, O gösterişli gümüş, altın kaplamalı, akik taşlı takıları Türkiye’ye ben tanıttım ve çok sevdirdim. Türk halkı da çok sevdi. Gelecekte bir hayalimi gerçekleştireceğim. Şahsenem Takıları markasıyla kendi takılarımı piyasaya sürmek istiyorum. 

Yemek yapmak da, takılarla uğraşmak da bana çok keyif veriyor. Örneğin evimizde Orta Asya mutfağı ve eşim de İranlı olduğu için İran mutfağı ve Türk mutfağı yemekleri pişer, eşim de ben de oğlum da çok iyi aşçılarızdır.

 

 

Kısa kısa yanıtlar alacağım sorularla şöyle bir daha 90’lara gidelim mi?
Okuduğunuz şarkılar içinde en sevdiğiniz hangisiydi?

 Şarkılarımın hepsini çok seviyorum, aralarında ayırım yapamam.

Albümler sürecinde çalışmaktan en keyif aldığınız isimler kimlerdi?

Albümlerimde çalıştığım aranjör müzisyen arkadaşlarımla albüm şarkılarını stüdyoda hazırlarken çok büyük keyif aldım. Çünkü çalıştığım kişiler işinde başarılı müzisyenlerdir, hepsi özeldir.

 

90’larda siz en çok kimi dinlemeyi sevdiğiniz?

İbrahim Tatlıses, Kayahan, Sezen Aksu. Şu anda aklıma gelenler bunlar.

 

O yıllarda birlikte çalışma şansı bulduğunuz bir isim oldu mu, bir sahne, bir düet?

Evet. Barikat grubu ile birlikte “Geceler Günlerimi Gömer” şarkısına düet yaptım. Barikat grubunun bu albümü içerisinde düet yaptığım şarkı kendiliğinden sıyrıldı ve dinleyici bu şarkıyı keşfetti ve çok sevdi. Tüm radyolar ve televizyonlarda bu şarkı çalmaya başladı ve video klipleri gösterime girdi. Barikat grubu ile yaptığım düette hip-hop müziğini kendi özgün tarzımla yorumladım. Bu tarz aslında dünyada yapılan bir ilkti o senelerde. Şarkı çok başarılı oldu.

 

Peki ya bugün, bugün kimleri dinliyorsunuz, bugünün müziğini takip edebiliyor musunuz?

Türkiye’deki tüm sanatçıları dinliyorum. Hepsini çok seviyorum. Bir de şunu söylemeliyim ki, bunların yanı sıra çok yoğun dinlediğim dünya müziğidir.

 

Özbekçe de bir albüm yaptığınızı duyduk, doğru mudur? 

Yapmıştım. Onların hepsi Özbekistan’da. Bu videoları Özbekistan’daki Youtube kanalım Шохсанам Қиличева (https://www.youtube.com/channel/UCAge5MZ3tDSHdchtrDUk1Ww) ve 2. Youtube kanalım olan Şahsenem Official (https://www.youtube.com/channel/UC_GJdcPtciRFV75bdg_llsw)  adreslerinde mevcut ve resmi Facebook sayfam olan “Şahsenem Orta Asya Kraliçesi” Facebook sayfamdan ve resmi Instagram hesabım olan @sahsenem.official ‘dan geçmişte yaptığım ve gelecekte yapacağım müzik çalışmalarımı sevenlerim buralardan takip edebilirler.

 

Bu durumda Şahsenem ile buluşmamız çok dolu dolu olacak, heyecanla bekliyoruz ve bize on olarak bir şarkı seçin istiyoruz, hayatınızın şarkısı nedir diye sorsalar hangisi dersiniz?

Dördüncü albümümün çıkış şarkısı olan “Herşey Boş Şu Yalancı Dünyada”. Bu şarkıda tüm kötülüklerin boş olduğunu, kalıcı olanın güzellikler olduğunu anlatıyorum. Hepimiz imtihan dünyasındayız, bir gün hepimiz elbette gerçek hayata uyanacağız. Bu şarkının temelinde de bu anlam vardır.

 

Kısa bir zaman önce bir dergide yeniden 90'lar yazmaya başlamamla o yılları yeniden özlemem beni daha sonra bir kitap yazmaya sürüklemiş sonra nedense bir süre de yazdıktan sonra o fikirden de vazgeçmiştim. Ama orada yazdığım birçok yazıyı elbette ki çöpe de atacak değilim. Ekspres olarak 90'ları çok seven bir takipçi kitlemiz olduğunu biliyoruz ki genel olarak 90'ları herkes çok seviyor zaten bugün de bu yüzden bu çoğu şarkıyı, sarkıcıyı sevemiyor. Sebebini yine söyleyeyim, samimiyet. O zamanki samimiyet bugün olmayan işte. Her kim olursa olsun o yıllardan birileri ile karşılaşmak beni çok mutlu ediyor, çünkü bir şekilde kasetlerini almış, kliplerini videolarına…

Genel Bakış

Kullanıcı Oylaması: 4.43 ( 2 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*