EDİTÖRDEN
Anasayfa / SÖYLEŞİLER / Gülcan Altan

Gülcan Altan

“Gülümser” ilk albümdü ve Vedat Sakman şarkıları dinledik sesinden. İkinci albüm “Gunef” ise Adige ve Abhaz şarkılarından oluşuyordu. Her iki albüm de dinleyicilerine farklı lezzetler sundu, şu soruyu sordurdu: Üçüncü albümde bizi neler bekleyecek? Öncelikle daha çok sözlerinle, müziklerinle buluşuyoruz bu albümde, söz yazarı ve besteci kimliğin bugüne kadar neden karşımıza az çıktı, bu şarkılar nasıl birikti?

İlk albümde yorumcu kimliğimle dinleyicilerin huzurundaydım. Ve kendi isteğimle Vedat Sakman şarkılarından oluşan bir albüm yapmak istedim. Şarkı söylemenin ve şarkıcı olmanın deneyimlerinden birisiydi. Çünkü şarkıcılık, öncelikle size ait olmayan sözlere ve müziğe ruh katmadan yapılabilecek bir durum değil bence. O zamanlar şarkı yapmak çok önemli ve özel bir durumdu benim için. Yine kendi şarkılarım vardı. Ama gün yüzüne çıkarmak için utanıyordum. Vedat Sakman, Bülent Ortaçgil, Hümeyra gibi söz ve beste yazarları varken benim şarkım budur demek ayıp geldi belki de. Yaşımız da küçük tabi :)

İlk söz ve müzik çalışmam “Gunef” albümünde yer aldı. Gelen olumlu tepkiler beni yeni albüme hazırladı.

Aşkın çeşitli hallerine dokunuşlar var bu albümde ama beraberinde toplumsal konulardaki duyarlılığın da altı çizilmiş. Yine eğitimini aldığın klasik Türk musikisi çizgisinden uzaklaşılmamış ama dünyanın müzikal renklerine de kapılar kapatılmamış. Dünden bugüne müzik yolculuğunun şu ana kadar olan bir özeti diyebilir miyiz bu albüm için?

Evet, düşündüğün gibi bir albüm oldu bizim için de. Hayatta ki duruşumuz bu albüm. Derdimiz, tasamız, aşkımız bu albüm. Müzikal yapısını Zafer Karayazgan oluşturdu ve öyle güzel temalarla işledi ki derdimize derman oldu. Albümde emeği geçen her müzisyenin de belki kendi hayatına dokunan bir şeyler bulduğu bir albüm oldu diye düşünüyorum. Çünkü herkes kalbini çaldı.

Ama albüm biraz gecikti ve en sonunda kendiniz yayınladınız.

Evet, albümü tamamen de kendi başımıza yaptık. Hiçbir şirket basmak istemedi. Ve bizi aylarca oyalayarak zamanımızı çaldılar böyle. Hayyam rubaileri korkuttu sanırım. Ben de onlara ihtiyaç duymadığımıza karar verdim. Albümü kendim bastırdım. Bundan sonra da tüm albümlerimizi kendimiz basacağız ve dağıtacağız. Bu nokta da dinleyicinin desteği bizi yaşatabilir.

Gülcan Altan
“İç Şarabı” ve “Kuklalar” Ömer Hayyam rubailerinden Vedat Sakman’ın notalarına dökülenler ki senin sesinden de dinlemek ayrı bir güzellik oldu bizlere. İlk albümden sonra yeniden Sakman’ın besteleri ile buluşmanın ve daha da açılımı bu iki şarkı ile buluşmanın hikayesi nasıl gelişti peki?

Vedat Sakman ile yıllarımız beraber geçiyor. 17 yıl olmuş. Sahneyi ve müziği paylaşıyoruz. Albümlerimde de her zaman katkısını gösterir. Uzun zamandır konserlerimde yer verdiğim iki eseriydi bu rubailer. Albümde de söylemek şart oldu.

Albümde yine birbirinden değerli müzisyenler karşımıza çıkıyor. Bu albümde yol kimlerle kesişiyor, nasıl kafa kafaya veriliyor, şarkılar nasıl hazırlanıyor ve kayıt süreci size neler tattırıyor?

Diğer albümlerime göre daha farklı bir süreç yaşadık. Albümde yer alacak şarkıları bir süre sahne de çaldık. Farklı müzisyenlerle bir araya geldik. Lakin Zafer Karayazgan ile bir araya gelene kadar tam istediğimiz anlatım olamamıştı. Velican Sağun sevgili perküsyonistim beni Zafer ile tanıştırdı. Ve müzikal olarak anlaşabileceğimizi söyledi. Süreç böylece başlamış oldu. Zafer’in en zor zamanlarda bile şarkılara verdiği emek çok önemlidir. Hayatlarımızın birleştiği ve müziğe yansıdığı bir döneme denk geldik.

Bu durumun yanı sıra Murat Güner her zamanki gibi en büyük destekti. Ve Cem Aksel, Uğur Varol, Murat Tambay, Yusuf Tambay, Velican Sağun, Hüseyin Cebeci, Cihan Güvenç Erdem Tekinay yorumladı şarkılarımızı. Arıkan Sırakaya’da desteğini esirgemedi ve harika bir mixaj yaptı. Hepsinin ellerinden öperim :)

Albümün lansman konserini de çok ilginç bir atmosferde, boğazın tam ortasında bir teknede gerçekleştirdin. Nasıl bir heyecandı şarkıları ilk kez ve böylesi bir şekilde buluşturmak? Sonrasında Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde devamı geldi dinleyicilerinle birlikteliğinin. Önümüzdeki süreç nasıl bir akış içinde olacak konserler?

Çok güzel ve farklıydı.60 m2 etkinlikleri kapsamında verdik konserimizi. Biz pek etrafı seyredemedik ama dinleyiciler keyif almışlar. Bundan sonra konserler aynı şekilde devam edecek. Aylık takvimlerimiz yayınlanıyor. Hem www.gulcanaltan.com adresinde hem de diğer sosyal paylaşım sitelerinde haberlerimizi takip edebilirler.

Gülcan Altan
Sahnede çok geniş bir repertuarın var ki bu dikkatleri çekiyor. Örneğin bir konserinde aynı anda Akdeniz şarkıları ile bizi büyülerken ikinci yarıda Çerkes ezgileri ile bambaşka bir yere götürdüğüne tanıklık etmiştim. Bu renkliliği daha doğrusu bu uyumu nasıl yakaladın, nasıl kopmadan birbirine akıp gidiyor şarkılar, sırrı ne?

Farklı bir repertuar sergilemeye çalışıyorum sahnede. Bu şarkılar yılların birikimiyle meydana geldi. Bu konuda müzisyen arkadaşlarımızla da şakalaşıyoruz. Şimdi sadece albüm şarkılarımızı çalalım diyorum. Canım arkadaşlarım Li Beyrut, La llorona ve Çerkesçeleri’de çalalım sonra “Hasta Siempre”de olsun “Beni Kör Kuyularda”yı da unutmayalım diyorlar. Ve liste uzayıp gidiyor. Sahne de farklı kültürlerin müziklerini iç içe geçirerek sunmaya çalışıyorum. Hayat gibi.

Bu durum sadece ülkemizdeki dinleyicilerin ilgisini çekmedi ki İspanya, Rusya, İsviçre, Almanya, İspanya, Küba gibi ülkelerde konserler verdin. Yine bazı festivaller var ki senden vazgeçmiyorlar ve seni sık sık ağırlamaya devam ediyorlar. Oralarda nasıl karşılandınız, nasıl ilişkiler kuruldu, nasıl bir atmosferde geçti konserleriniz?

Yurt dışında gerçekleşen konserler de çok keyifli geçiyor. Bulunduğumuz ülkelerin insanlarına konser verme şansımız oldu. Büyük bir ilgi ile karşılıyorlar. Kendi şarkılarımızın dışında birdenbire kendi dillerinde şarkılar da duydukları zaman hoşlarına gidiyor. Özellikle Çerkes Müziği çok merak ediliyor. Konserlerimize gelen yabancı misafirler bizi davet ediyorlar ülkelerine. Birebir ilişkilerimiz dolayısıyla bir araya geliyoruz.

Gülcan Altan
Albüm haricinde çeşitli projelerde de yer aldın. Selmi Andak için hazırlanan bir albümde en önemli şarkılarından birini seslendirdin. Daha sonra yine bir ortak çalışma “Anlat”ta bir şarkınla yer aldın. En son yine bu yılın başlarında bir single sürprizi yaptın ki “Çel’e Yegek’o / Okuyan Çocuk” ayrı da bir hikayeye sahipti. Bu şarkılara dair kısaca hissettiklerin nelerdi?

Ortak projelerde yer almak ayrı bir keyif. Farklı müzikler ve yorumların arasında bir ses olmak gurur verici. Son yaptığım Çerkesçe şarkı “Okuyan Çocuk” ayrıdır benim için. 150 yıllık bir sürgün şiiridir. Tek başına bahsedilmesi gereken bir konu. Çerkes halkının mirasıdır. Ben de etnik kimliğime saygı çerçevesinde Çerkes Müziği ile ilgili çalışmalara devam ediyorum. Çerkes Müziği daha da duyulmaya devam edecek.

Ben isminle karşılaştığımda aklıma gelen ilk şarkıyı söyleyeceğim: Benim Adım Kırmızı. Senden en çok dinlemeyi sevdiğim şarkılardan biri. Aslında çok şarkı, çok şarkımız var. Önceki söyleşilerimizde hangi müzisyenleri dinlemekten keyif aldığını sormuştum, şimdi de hangi şarkıları (albümünden ya da harici) söylemekten en çok keyif aldığını öğrenmek istiyorum :)

Yeni şarkılarımız beni çok heyecanlandırıyor. Ve Adigece bir şarkımız var “Adiyuf”.Çok severek söylüyorum.

Gülcan Altan
Sosyal medya üzerinde, çeşitli sayfalar üzerinden dinleyicilerin ile iletişimdesin de vakit ayırabildiğine. Peki nasıl bir dostluk var aranızda, ne kadar zaman ayırabiliyorsun bu ortama ve o süreç içinde nelere tanık oluyorsun. Mesela ben sayfandan kediler görüyorum ki pek bir güzeller, sanırım bir hayli kalabalık bir ailesiniz de :)

Ben hala sosyal medyayı taktikleriyle kullanamıyorum. Bunun da bir yöntemi var. Hala mono çalışıyor kafam bu konuda. Profesyonel sayfalarda sadece konser haberlerimiz yayınlanıyor. Kişisel profilimde daha çok tanıdıklarım olduğu için günlük hayatımdan kesitler var tabi herkes gibi. Lakin gördüğüm kadarı ile insanlar benden daha yatkınlar. Ve daha sık kullanıyorlar. Ben de başaracağım :)

Kediciklerim efsane olmuş söylentilere göre. Hayat arkadaşlarım benim. Kızlar evi bizimkisi. Analı kızlı.

Son günlerde ülkemizde sık sık konserler iptal oldu, olmaya devam ediyor ve biz de yaşanan acılara, sancılara elbette duyarsız kalmıyoruz ama “Müzik Susturulamaz” diyoruz. Sen de bir müzik emekçisisin ve bu konuda söylemek istediklerin olduğunu düşünüyorum. “Müzik Susturulamaz” çünkü..

Evet müziksiz hayat neye benzer acaba? Sanat olmasa mesela. Herkes rahat eder mi? Özellikle müziğin eğlence kavramıyla bir arada düşünüldüğü ülkelerin başındayız sanırım. Bunun müzik sektörünün ve televizyon dünyasının insanlara sundukları şeyle de ilgisi büyük. Sistem böyle işliyor. Düşünmeyen, dinlemeyen, sorgulamayan, sadece bir kutuya saatlerce bakarak aptallaşan birey istiyorlar. Ki rahat yönetilsin. Bütün sıkıntılarda sadece müziğin susturulması acımasızca. Çünkü binlerce insan bu meslekten hayatlarını sürdürüyorlar. Hep aynı şeyi söylüyoruz. O zaman diziler, evlilik programları, reklamlar da dursun. Ama olmaz tabi. İşlerine gelmez. Müzik sektörünün müzisyeni sömürme üzerine kurgulandığı bu sistemi daha da besleyen bir durum.

 

 

 

Gülcan Altan

Gülcan Altan
Bir Ömür Yeter / Eğlence Fabrikası

 

 

 

“Gülümser” ilk albümdü ve Vedat Sakman şarkıları dinledik sesinden. İkinci albüm “Gunef” ise Adige ve Abhaz şarkılarından oluşuyordu. Her iki albüm de dinleyicilerine farklı lezzetler sundu, şu soruyu sordurdu: Üçüncü albümde bizi neler bekleyecek? Öncelikle daha çok sözlerinle, müziklerinle buluşuyoruz bu albümde, söz yazarı ve besteci kimliğin bugüne kadar neden karşımıza az çıktı, bu şarkılar nasıl birikti? İlk albümde yorumcu kimliğimle dinleyicilerin huzurundaydım. Ve kendi isteğimle Vedat Sakman şarkılarından oluşan bir albüm yapmak istedim. Şarkı söylemenin ve şarkıcı olmanın deneyimlerinden birisiydi. Çünkü şarkıcılık, öncelikle size ait olmayan sözlere ve müziğe ruh katmadan yapılabilecek bir durum değil bence. O zamanlar şarkı…

Genel Bakış

Kullanıcı Oylaması: 4.69 ( 5 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*