EDİTÖRDEN
Anasayfa / DOSYALAR / Şubat 2021 – Müzik Notları

Şubat 2021 – Müzik Notları

01 Şubat

Pazartesi Sendromu

Bugün iki söyleşi hazırladım, birisi cuma günü yayınlanmak üzere, diğeri 90’lı yıllardan bir sürpriz isimle. Yayınlandığı zaman ayrıca paylaşacağım.

Pazartesi Sendromu” bir dönem önce bloğumda sonra Müzik Gazetesi isimli bir web sitesinde hazırladığım bir köşeydi. Bugün bunu okudum, bunu izledim, buraya gittim gibi serzenişlerdi. Bu notlar başlığında başka serzenişler, sitemler, eleştiriler sıralayacağım ve biraz iğneli olacağım, piyasa çünkü beni sinir etmekten vazgeçmiyor.

Geçenlerde yılın enlerini seçtim ve paylaştım, hala da o liste konusunda en küçük bir tereddütüm yok. Maalesef ki sosyal medya paylaşımlarımda etiketlerimde o isimlerden bir dönüş alamadım çok garip değil mi? Mesela Can Kazaz. Yılın şarkısı seçimimi ondan yana kullanmışım, paylaşmışım, etiketlemişim. Kendisi sıradan birinin şarkısını spotify da paylaşıyor diye onu sayfasında duyururken bunu duyurmuyor. Merak etmiyor değilim, ben ya da biz nerede yanlış yapıyoruz. Kötü bir site miyiz, sana yılın şarkısı senin arkadaşım demişiz, bir teşekkür beklemek hakkımız değil mi ya da sayfanda paylaş, bu senin için önemli bir an değil mi, milyon şarkı dinledim, içinde senin şarkını hissettim. Evet çünkü hem duygusal hem de fiziksel sancılı bir süreçte dinledim bu şarkıyı, çok hissettim, whatsapp iletimde bile “Bir Delinin Kaç Fotoğrafı Olmalı” yazıyor. Bundan sonra kendisi dünyanın en iyi şarkısını da yapsa ya da gidip Grammy bile alsa benim için / Müzik Ekspres için yeri asla yoktur, olmayacaktır. Kadri yine alındı, kırıldı demeyin, empati yapın.

Hazel diye genç bir rap şarkıcısı çıkmış, tüm yaz o kadar dinlemişim ki spotify dinleme listemde ilk üç şarkımda üç şarkısı var. Sık sık da yazıştık, çevremde dünya kadar insan benden duydu sayfasında paylaştı, en son dayanamadım dedim gel bir söyleşi yapalım lütfen ve daha yakından tanıyalım seni, merak ettim çünkü. Aynı şekilde listemde yer verdiğim çıkış yapan kadın şarkıcı dediğim Hazel isimli arkadaş Müzik Ekspres’i takipten çıkmış, ben de elbette tüm her yerden sildim kendisini. Bu arkadaş da aynı şekilde ne paylaşırsa paylaşsın dinleyip tık bile kazandırmam. Çok garip yani bahsettiğim ismi bir tane müzik yazarı görmedi, yazmadı belki, asla küçümsemiyorum, çok başarılı ve enerjisi güzel bir arkadaştı ama beni şaşırttı.

İkilem’in son şarkıları “Bir Sebebi Var”ı belki de ilk keşfeden ve paylaşanlardanım. Önce Kral mral listelerine sonra da havaya girdiler sanırım ki kendilerine de çıkış yapan grup dedim, sonra elbette ki görülmedim. Öncesi günün şarkısı yok günün yenisi falan dediklerimde paylaşan ekip yılın çıkış yapan grubu ödülünü beğenmediler herhalde, başka kategorim yoktu özür dilerim. Bir arkadaşım bu paylaşıp paylaşmama hallerini çok önemsediğimi söylüyor, önemsiyorum, size kapılarımı açıyorum çünkü, sizi arkadaşlarımla tanıştırıyorum. Yahu sizi kim yönlendiriyor, kim böyle yap yapma diyor, var mı böyle gerçekten sizi cool göstermek isteyen birileri. Siz de yoksunuz benim için artık, şarkınız da yok.

Özetle bugünün sendrom konusu şu olsun herkese hak ettiği değeri verin, fazlasını değil, çok sevseniz bile gidip bunu taçlandırmayın, bu en yakın arkadaşınız da olsa havaya giriyor hiç tanımadığınız birisi de. Müzik Ekspres olarak bundan sonra maalesef bu hassasiyeti abartacağız ve samimi olmayanı içeri almayacağız. Umarım bir gün yeniden karşılaşmayız.

Bugün Griiyyy isimli iki kardeşten yeni bir çalışma geldi ve nasıl iyi geldi hemen sayfalarımıza ekledim, yolları açık olsun, bu havayı tam da dağıtacak bir şarkı sanki: Bırak. Yolları açık olsun.

 

03 Şubat
Ben O Gün İlk Defa Şeffaf Bir Şey Gördüm

Sezen bu yazıyor; diyor ki; Aldım kör bıçağı elime, kanata kanata suçumu kazıyorum, sabret, sabret. Ve bugün güneşin tüm güzel rengine rağmen bir anda kendimi içinde bulduğum hüznün adresi Sezen Aksu’nun Affet’i.

“Demo 2” serisi içinde yayınlanan şarkıyı biri okudu mu bilmiyorum ama sanırım şarkı “Masumlar Apartmanı’nda yer aldı ve doğal olarak insanlar ilk kez oradan koştu. Ben artık demo falan anlamak, dinlemek değil çatır çatır bir Sezen Aksu albümü dinlemek istiyorum. Böyle parça parça da değil tek seferde yollasın üzerimize, tek seferde çarpılalım. Ama elbette böyle bir şey gelmiş kapımızı çalmış, hemen ve heyecanla içeri alalım yoksa hayat affetmez.

 

04 Şubat
Hüner Coşkuner Hayatını Kaybetti

İlk albümünü 1987 son albümünü 2015 yılında yayınlayan ve bu süre içerisinde birçok albüme imza atan TSM sanatçısı Hüner Coşkuner’in ölüm haberi elbette ki sanat dünyasını yasa boğdu. Hani tanıyalım tanımayalım bazı insanlara karşı öyle uzaktan hisler duyarsınız ya. Ablasının da dediği gibi bir hanımefendiyi kaybetti müzik dünyası; sosyal sorumluluk projelerine imza atan ve bu uğurda birçok yerde hatta bulunduğum semtin sokağında bile imza günü yaptığını bilirim ki kaç kişinin de hayatına kim bilir şifa olmuştur. Babamın en sevdiği sanatçılardan biri de olduğu için albümlerine ve şarkılarına çok aşinayım ama sanırım şu şarkıyı hep kendisi ile özdeşleştirdim ve de hep ondan dinlemeyi seveceğim. Mekanı cennet olsun, sevenlerine sabır dilerim.

05 Şubat
Söyleşi Konuğum yeni EP çalışması ile Esra Kaya

Bir ay bitti, yeni bir ay kapıda ve iki haftadır yeniden heyecanım olan müzisyeni düşünme vaktiydi odamda. Öncelikle bilenler bilir ki Ekspres’te her hafta bir söyleşi çıkagelirdim. Zaman içinde bu kendi kendine azaldı ve bitti ama ben yine de o eski alışkanlık ve heyecan bu yola devam etmek ve hem kendim tanışmak hem de sizleri tanıştırmak adına kapılarını çalmaya yeniden başladım müzisyen dostların ya da daha çok özelden mesaj atmaya diyeyim :)

Tam dediğim bu düşünme sırasında “Kuzgun” isimli EP’sinin bülteni ile karşılaştım ki öncesi yayınladığı iki single şarkısı sayfalarımızda haber olarak yerini almıştı ve şimdi ona yeni şarkılar eklenecekti. Nasıl yoğun bir gün yaşıyordum. Telefonum susmuyordu, yeni paylaşımlar yapmam lazımdı, bültenler kesilmiyordu ve ben bir yandan bunlarla uğraşırken bir yandan da tamamlamam gereken başka bir sürpriz söyleşi için çalışıyordum ama aklımda cuma söyleşim vardı ve o arada Esra Kaya’dan da yanıt gelince ki asla beklemem, bekleyemem; tüm hareketliliğimi kesip kendisine odaklandım. Ekspres yanından sorularım bir çırpıda gitti ve yanıtları da öyle geldi.

Tam tahmin ettiğim gibi bir soruda yanıtını aldım da kendisinden, müziğinin tam nereye ait olduğuna yanıt veremiyordu kendisi yani caz mı yapıyordu pop mu, funk mı biz buna son dönemlerde alternatif desek de neye, kime göre alternatifti. Müziği dinliyor, seviyorsan, alıp gittiğin yere götürüyor sayfanda paylaşıyorsan bir adının olması gerekmiyordu ki kendisi de türler dışı olarak yanıtladı müziğini; bence sihirli bir kalemi ve söylemi var kendisinin. Sadece bu sebeple bile kulak vermelisiniz.

Özetle bir yanda ne güzel ki yolun çok başında isimler kapımızı çalıyor bir yandan da ben yeni isimlerle tanışıyorum ki onların yolculuğu aslında yeni değil, dünden hani beraber geçtiğimiz zamanlardan. Sanırım bu uyumu da ayrı seviyorum. Aynı dönemin çocukları yıllar sonra karşılaşıyor, arkadaş oluyorlar ve birbirlerine uzun uzun o yılları, yolları anlatıyorlar gibi. Bu çok mutlu olduğum tanışmayı ve sohbeti lütfen hala okumadıysanız mutlaka göz atın, bir yanda kendisinin şarkılarını açın. Bu keyifli söyleşimiz de bugün yerini aldı ve umarım bu yeni çalışmasının ilk söyleşisinde uğurlu geldik kendisine.

 

Elif Çağlar ile Rüyalarda Bir Buluşma

Elif Çağlar’ın “Elif Çağlar on Vocals projesinin ikinci şarkısı “All a Dream” yayınlandı. Bossa Nova hissiyatını, indie ve soul dokunuşlu yoğun vokal katmanlarıyla süsleyen akapella şarkı, kelime ve eylemlerin gerçekliğini sorgulayan, rüyalar yerine doğanın, evrenin bütünlüğünde kendini bulmayı seçen birinin sevgilisine fısıldayışı olarak sunuldu ki hakikaten de öyle.

Bugün yine çok güzel ve güneşli bir gündü, şarkıyı alarak düştüm yollara ve gerçekten çok acayip bir yolculuğa çıktım kendi başıma. Çağlar, çok özel bir ses, dinlemeye doyamayacağınız hem bizden çok tanıdık hem de çok uzaklardan bir yabancı. Dünya bu sesi duymalı ve alıp kutsamalı, buralarda asla kalmamalı.

 

05 Şubat
Mutlu Yaşlar Nazan Öncel

O çok sevdiğim, benim bir numaralı müzisyenim Nazan Öncel doğar da ben / Ekspres boş durur muyum. Aslında çok özel bir video hazırlamak istedim ama geç kaldım ve onunla dünden bugüne olan yolculuğumuzu, onun şarkılarını yazdım. Bugün aynı zamanda annemin de doğum günüydü ki evimizde pasta kesilirken onun için de güzel dilekler diledim, eksik olmasın, eksik olmayalım. Bu özel dosyaya şuradan ulaşabilirsiniz. http://www.muzikekspres.com/mutlu-yaslar-nazan-oncel/

Not: Nazan Öncel bu yazıma / kutlamama ne bir teşekkür etti, ne sayfasında paylaştı. Ne diyelim :)

08 Şubat
Pazartesi Sendromu

Kadri bu hafta neye taktı diyeceğiniz sendrom köşemize hoş geldiniz. Şubat neredeyse yarılanacak ve yazdan kalma günlerdeyiz bu gidişimiz ne olacak diyenleri dışarı alalım, güneşle gayet mutluyuz. Bu sendromda aynı isimlerde artık yeter,  kusacağız dediğimiz isimleri konuşalım. Aklına kim geliyor derseniz iki isim geliyor öyle ki artık pop, rock, caz, thm, tsm, elektro, rap bildiğiniz ne varsa içinde olan iki isim ki gerçekten fenalık getirdiler. Ama suç onlarda değil elbette yine şakşakçılarında, alıp onları her fırsatta öven duran çeşit yazarlarda.

İsimleri verip polemiğe girmek istemesem de ki biz kimiz ki bizi görecekler; oysa ki biri ile ilk söyleşiyi yapanlardan biriyim, ikisi de Akustik Şiirler kitabıma geldikleri zaman gayet de yaptıkları işe hayrandım. Bugün onları dinlemeye dayanamıyorum; o bıraktıkları güzel albümler, şahane konserler artık hafızamda değil, popülerlik uğruna yaptıkları buluşmalar, sıçramalar; bu bu kadar önemli mi gerçekten. Her yerde olmayın artık tamam sesiniz iyi, divasınız, kralsınız, ama artık uzatmayın, herkesle düet yapmak zorunda değilsiniz, biraz dinlendirin kendinizi, özletin. Türkülerden ve musikiden falan da uzak durun yahu.

Bence gelinen noktanın böyle bir sorunu var, kimse hız kesmek istemiyor  ve gelen her teklifi değerlendiriyor, bu sebep sizden o kadar bıkacağız ki on sene sonra belki asla kimse sizi dinliyor olmayacak, ha o zamana kadar köşeyi döner misiniz, artık ne yaparsınız bilemem bu azimle, bildiğim bay ve bayan C sizden çok sıkıldım, yeter. Eminim çok kişi de sıkıldı da size söyleyemiyor :)

 

11 Şubat
Kayıttayız …

Uzun bir zaman sonra yeniden sahalara döndüm mü desem bilemedim ama ilk kez semtimin sınırları dışına çıktım, Kadıköy’e gittim ve biraz nefes aldım. Aslında bu bahaneyi bana sevgili dostum İsmail Karayün yarattı. Bu vesile kendi de yavaş yavaş paylaştığı için söylememde bir sakınca yok sanırım. Yeni bir şarkı kaydediyoruz. Şarkı yine bu kez merkez Antalya olmak üzere kaydediliyor,  bir sürpriz cover olacak ama deyimi yerindeyse gerçekten bir cover dinleyeceksiniz, yani şarkının aynısını alıp karşınıza sunuyor olmayacağız :) Velhasıl ben çok heyecanlandım ve yeniden albüm sürecimize ve yeniden o kaydettiğimiz stüdyoya koşa koşa gittiğimde yine elbette Selim Aydın ile karşılaştım. Kahve sohbetimize Erdi Arslan dahil oldu ki şarkımıza da eşlik edecekti ve uzun zamandır ismini ve yeteneğini duyduğum bir müzisyendi, onunla da tanışmaktan keyif aldım. Şuraya bir hatıra fotoğrafı bırakayım ve şarkıda olan ama o gün yanımızda olamayan başta sevgili İsmail olmak üzere herkese bir selam yollayalım. Çok yakında şarkımızda buluşmak üzere.

 

13 Şubat
Yeniden 90’lardayız ve konuğum Şahsenem …

Kısa bir zaman önce bir dergide yeniden 90’lar yazmaya başlamamla o yılları yeniden özlemem beni daha sonra bir kitap yazmaya sürüklemiş sonra nedense bir süre de yazdıktan sonra o fikirden de vazgeçmiştim. Ama orada yazdığım birçok yazıyı elbette ki çöpe de atacak değilim. Ekspres olarak 90’ları çok seven bir takipçi kitlemiz olduğunu biliyoruz ki genel olarak 90’ları herkes çok seviyor zaten bugün de bu yüzden bu çoğu şarkıyı, sarkıcıyı sevemiyor. Sebebini yine söyleyeyim, samimiyet. O zamanki samimiyet bugün olmayan işte.

Her kim olursa olsun o yıllardan birileri ile karşılaşmak beni çok mutlu ediyor, çünkü bir şekilde kasetlerini almış, kliplerini videolarına kaydetmiş, şanslıysam kendileri ile yazışmış, tanışmış, imzalı fotoğraf alıyorum ama bazıları ile bu şansı bulamamanın da keyfini şimdilerde bu şekilde karşılaşmalar ile buluyorum ve elbette çok merak ettiğim şeyleri şimdilerde sorma imkanı buluyorum.

Çok yakında yeni projeleri ile karşılaşacağımız haberini aldığım Şahsenem de benim o dönemler gerçekten merak ettiğim isimlerden biriydi. O dönem başta Almanya’dan olmak üzere Avrupa’dan hatta Amerika’dan bile gelip bir şekilde müziğimize dahil olan isimler vardı anımsayın ama Orta Asya Türk Cumhuriyet’lerinden ben kendi adıma bir Şahsenem’i anımsıyorum ki sonradan çok değerli Özbek sanatçı Yulduz Usmanova da katıldı listeme ama dediğim gibi çok sonralarından.

Peki Şahsenem kimdi, nereden yolu ülkemizle kesişti ki çok değerli müzisyenlerle çok önemli albümler yaptı, onlar ile nasıl bir araya geldi, o dönem nasıl bir ilgi içindeydi, sonra bir anda ne oldu da sessizliğe büründü, neler yaptı, yıllar sonra yeniden nasıl karşılaşacağız; hepsini Ekspres’e anlattı ve kendisini ağırlamaktan, tüm o yılları uzun uzun konuşmaktan çok keyif aldım.

 

14 Şubat
Sevgili Sevgiler Günü

Elbette günler öncesinden Ekspres olarak güne nasıl dahil olabilirimi düşünmeye başlamıştım, klasik olacaktı ama en hızlı hayata geçireceğim müzisyenlerle aşk şarkılarını sormaktı belki de. Video isteyip mesaj almak ya da bizim için kısa bir performans da beklemek olabilirdi ama yormak istemedim. Ama bu kez de kendime şu soruyu sordum. O liste nasıl oluşacaktı.

Öncelikle gerçekten kimlerden merak ettiğim ile işe başlamak istedim. Başladım ve gördüm ki ilerleyen liste benim şarkılarına aşkla bağlandığım isimler, o en sevgili müzisyenlerim. Tamam öyle devam etmeliyim dedim. O, 14 isim tamamen böyle yan yana geldi; ben de hem onlardan en sevdiğim şarkıyı seçtim hem de onların en aşk şarkısını.

Aydilge, Birsen Tezer, Demet Sağıroğlu, Deniz Özbey Akyüz, Gökhan Türkmen, Gülay Sezer, İsmail Karayün, Sinan Kaynakçı, Sema Moritz, Sevtap Ünal, Umay Umay, Vedat Sakman ve Yaşar.

Bir kere daha teşekkürler, sizi seviyorum. Aşkla hep.

 

16 Şubat
45’nci Yıla Özel Şarkı

“Bu Ne Dünya Kardeşim”, “Yalan”, “Sel Suyu” gibi unutulmaz şarkılarıyla damga vuran Türk Pop müziğin güçlü yorumcusu Yeliz 45’nci sanat yılında, Ahmet Kaya’nın unutulmaz şarkısı “Beni Vur” adlı şarkısı ile müziğe geri dönüş yaptı.

Yıllardır şarkıları dillere dolanan ve güçlü sesi ile beğeni toplayan usta yorumcu Yeliz, ünlü iletişimci Özgür Aras’ın prodüktörlüğünü yaptığı düzenlemesinde Alper Atakan imzası olan Ahmet Kaya’nın unutulmaz şarkısı “Beni Vur”u yeniden yorumladı. Yeliz, sözleri Yusuf Hayaloğlu’na bestesi Ahmet Kaya’ya ait olan 1995 yılında Ahmet Kaya tarafından yorumlanan “Beni Vur” yıllar sonra 45. sanat yılına özel olarak single olarak müzikseverlerle buluşturdu.

Ahmet Kaya şarkısını herkes kolay kolay güzel yorumlayamaz ama burada bahis Yeliz. O ne okusa güzel okur.

 

17 Şubat
Bu Dünyadan Bir Aysel Geçti

2008 yılında bugün aramızdan ayrılmış Aysel Gürel. Bir şubat gününde doğduğu dünyadan bir başka şubat gününde göçtü öteki dünyaya. Ama tanıdık tanımadık herkes üzerinde ne güzel izler / sözler bıraktı. Sezen Aksu, Nilüfer, Ajda Pekkan, Zerrin Özer, Sertab Erener, Tarkan ve nice isim onun bestelenen sözlerini ulaştırdı bizlere; kiminde hüzünle, kiminde neşeyle eşlik ettik hep.

Aysel Gürel’in daha önce kimseye açılmamış arşivine girip, daha önce kimsenin elinin değmediği onlarca şiir arasından en uygun seçimleri yaparak tam da bugün yeni kitabını yayınladı Tekin Yayınevi. “Sevda”. Tam da kitabının arka sözünde denildiği gibi;

Bir nehir gibidir Aysel Gürel. Şairliği, kadınlığı, cesareti hatta cüretiyle coşkun bir nehir. Kendi arkasında pervasızca duruşu başlı başına bir şiirdir. Mekanı hep cennet ve hep güzel şarkılar olsun. Anısı bin yıl yaşasın.

 

 

19 Şubat
Cuma Bereketi

Bu muhabbet nerden çıktı ve neden bu kadar tuttu bilmiyorum ama resmen cuma günleri bombardımana tutuluyoruz. Yeni şarkıların çıkması için bugünü tercih edilmesinden bahsediyorum. Piyasa işleri geçtim bari alternatif işler bugüne denk getirmesinler çıkışlarını ki arada kaynamasınlar. Bu cuma yine birbiri ardına işler bize kendini peş peşe dinletti.

Günün herhalde artık tesadüf müdür bilinçli i midir bilinmez, O Ses jürilerinden de eküri olan Hadise ile Murat Boz’dan geldi. Her ikisi de sözleri Yıldız Tilbe’ye müziği ve düzenlemesi Devrim Karaoğlu’na ait olan şarkılarla 2021’e merhaba dedi. Hadise bir önceki single çalışmasında da Mete Özgencil – Karaoğlu ortaklığını seçmiş ve kimya gayet güzel tutmuştu. Belirtelim ki Hadise bu kez iki şarkı ile geldi, diğer şarkıda da sözler kendisine ait. Velhasıl bir yarış yok ortada elbette ama bakalım hangisinin şarkısı daha çok sevilecek.

Günün başka hareketlilik sebebi de Sagopa Kajmer’den geldi ki sessiz sedasız yeni bir albüm gelemezdi. Kolera ile 2017 yılında boşanan rapçi Sagopa Kajmer şarkılarından eski eşi Kolera’nın bölümlerini kaldırdı ve o şarkıları yeniden servis etti. Şarkıların birçoğu zaten dijital mecralarda bulunmuyordu ve sevenlerini memnun etti bu durum.

Kendine özgü sesi ve duruşu ile Rock müziğimizin önemli gruplarından Kesmeşeker, 30. Yılını özel bir kayıtla bir maxi single ile kutlarken  kutlarken Cihan Mürtezaoğlu’ndan tutun da Dolu Kadehi Ters Tut’a, Esin İris’ten Lara Di Lara’ya, Selin Sümbültepe’ye herkes koştu bugün. Hafta sonu yasaklarda artık oturup tek tek hepsini dinleriz.

 

20 Şubat
Güle Güle Serpil Barlas

Müzik dünyası henüz Hüner Coşkuner’in vefat haberine alışamamıştı ki bir başka acı ile sarsıldı. Özellikle 70’li yıllara damga vuran ama daha sonra uzun bir süre müziğe ara verip 90’lı yıllarda yine kendini hatırlatan Serpil Barlas kalp yetmezliği sonucu aramızdan ayrıldı.

90’lı yıllarda özellikle Aids hastaları için verdiği mücadeleleri ile de hafızamıza kazınan Barlas’ı yine bu amaçla yaptığı etkinliklerden birinde görmüş ve o dönem yayınladığı “Serpil’in Dünyası” isimli kasetini imzalatmıştım. Eşi Uğur Dikmen, Selmi Andak ve Yavuz Çuhacı şarkıları yorumladığı albüm o dönem içerisinde ses getirmemiş olsa bile kadrosu ve Barlas’ın kendine özgü yorumu ile aslında övgüyü hak ediyordu. Nisan ayı içinde bir single yayınlayacağını okumuştum ama doğru mu bilemem, Müzik Ekspres olarak mekanı cennet olsun dileriz. Sevenlerinin de başı sağolsun.

 

21 Şubat
Duru Olmak

Tesadüfen haberim oldu ki çok şaşırdım ve heyecanlandım bu yapımla karşılaşınca. Netflix’te yayınlanan Nükhet Duru’ya ait biyografik yapım ki aslında tam anlamı ile bir tür müzik yolculuğunun özeti diyemeyiz bence, bunun çok daha iyisini on ay önce Şokopop yapmıştı. Bu çalışma daha çok son albüm projesinin kamera arkasından yola çıkarak o albümün bir tür DVD bulmuş hali gibi. Albümde yer alan herkes konuşuyor, stüdyo sürecinden kesitler veriliyor araya da İstanbul görüntüleri serpiştiriliyor falan işte ama kötü mü hayır asla değil, Duru’nun olduğu yerde enerji her zaman güzeldir.

Yapımda iki önemli olay var bence, birincisi ben müziğin dört yapraklı yoncasından biri değilim, olsam olsam ayrık otuyum demesi ki bunu neden dedi, asla katılmıyorum, bir diğeri ise Ali Kocatepe ile olan gerginlik ki bu kısma da çok kibar bir şekilde dokunulmuş, kalp daha fazla kırılmasın istenmiş belli. Çünkü projede yer alacak üç Kocatepe şarkısı son anda bestecisi tarafından çekilmiş ki sebebini de sonradan öğrendim, kendisinden izin alınmamış. Ben de o hışım sosyal medya sayfamda tepki verdim ki yalnız değildim, hatta usta Naim Dilmener bile şöyle bir yorumda bulundu konu üstüne: İnsanlar tuhaftır. Bestelerin üzerinde yorumcunun da -en azından manevi- hakkı olduğunu hiç düşünmüyorlar. Şu kesindir: Dünya döndükçe, Melankoli dendi mi Ali Kocatepe değil, hep Nükhet Duru anılacaktır.

Yeni bir Kayahan – Nilüfer vakası yaşamak ve üzülmek asla istemem ki Kocatepe’nin birçok özel albümünde ya da sahnesinde Duru’nun ismi hep olmuştur, o şarkıları yıllardır her yerde illa ki ismini anarak söylemiştir Ali hocam, bunun için bu projeden ki sanırım şarkılar yapılmış, okunmuş çektirmek üzücü olmuş biraz. Yani anladığım kadarı ile “Ben Gene Sana Vurgunum”u Teoman ile okuyacakmış, okumuş da, bir diğer şarkı “Melankoli” büyük ihtimalle, diğeri hangisi, kaçırmış olabilir miyim bilmiyorum. Özetle ben de bu canım şarkılar neden bu albümde yok diyordum. “Yaralım”, “Kazandım”, “Gözlerin Bulutlu” var da neden bunlar yok; şimdi anlaşılmış oldu. Anladığım bir şey de şu oldu; ya gerçekten müzik dünyasında kimse dost değil ya da ortam öyle bir hale geldi ki herkes delirdi.

Bir konseri sonrası kulisine girdiğimi anımsıyorum, girmemle boynuma sarıldığını, o yorgunluğuna ve beni daha öncesi hiç tanımıyor olmasına rağmen içindeki sevgisine, samimiyetine.  Zaten öncesi de aşıktım kendisine artık daha çok aşığım. Keşke bir müzisyen olsaydım ve bir şarkısını okusaydım onunla, hangisi mi olurdu hemen söyleyeyim; “Anılar”ı okumak isterdim sanırım onunla ya da “Yasaksa Yasak”ı herhalde. Albümde yer alan her isim çok şanslı gerçekten. O gün kulise giren ben de öyle elbette :)

 

22 Şubat
Pazartesi Sendromu / Zeki Müren’den Ne İstiyorsunuz?

Müzik Ekspres ilk senesinde alternatif müzik ödülleri düzenledi ve düşündü ki her sene bir değerli isme yaşam boyu onur ödülü verilebilirdi. O süreçte sayfalarımıza söyleşi konuğu da aldığımız Özdemir Erdoğan ismi konusunda birçok arkadaşımla hemfikirdim. Hayatımıza kattığı onca değerli, albüm, efendi kişiliği, samimiyeti derken geldi ve gecemiz onunla ayrı bir anlam kazandı.

Alpay evimize plakları, kasetleri hep giren, onca şarkısı, albümü ile özel sesli müzisyenlerden biri, hemen hemen iki isimde de kimse sanatçı – müzisyen kimliğine laf söylemez. Ama bu iki değerli beyefendi ortada bir şey yokken kalkıp Zeki Müren hakkında konuşma hakkı bulur kendilerinde. Tamamdır beğenir beğenmez, sever sevmezsiniz diyeceğim ama çok ciddi ithamlar bunlar. Erdoğan dedi ki “onu izleyen çocuklar travma yaşadı”. Yahu bunun analinizi nasıl yaptın, bu sonuca nasıl vardın. Diğeri derki Türk sanat müziğini katletti. Her ikisinin de bence çok ciddi bir sorunu var hayatla. Asıl travma yaşayan veya müziği katleden belki de siz oldunuz ve Müren üzerinden duygularınızı bastırıyorsunuz.

Ve bunu kalkıp size cevap verme şansı olmayan, artık yaşamayan birinin ardından söylüyorsunuz. Gerçekten çok yazık, yarın öbür gün sizin arkanızdan da bunlar söylenirse aileniz, sevenleriniz üzülmeyecek mi? Bu iki isim çıkıp gerçekten Zeki Müren dinleyicilerinden özür dilemeli; ben şahsen artık her ikisini de dinlemekten vazgeçtim ve Ekspres olarak da asla sayfalarımızda kendilerine yer vermeyeceğim. Travmatik olacak ama durum böyle.

Siz kabul edin etmeyin, Zeki Müren hep alkışlarla yaşadı, alkışlarla da yaşayacak.

27 Şubat
Söyleşi Konuğum Dünden Bugüne Müzik Yolculuğu ile Buğrahan Çayır

Bir hafta atlamak istemezdim başlamışken ama öyle oldu, kaldığımız yerden söyleşilere devam. Bu kez konuğum genç ve başarılı bir müzisyen ki adını zaten çok sık duyuyoruz, inanıyorum. Hatta bu ay içinde iki de şarkı sürprizi yapmıştı bizlere. Önümüzdeki günlerde çok daha sık da duyacağız. Sevgili Buğrahan ile dünden bugüne müzik yolculuğunu, bir süredir içinde olduğu oyunculuk kariyerini ve elbette çok daha fazlasını konuştuk. Bütün şarkılarını hemen hemen eklemeye çalıştım ki sayfaya siz zaten yolu biliyorsunuzdur dinlemek için. Özetle henüz tanışmayanlar varsa bu güzel bir merhaba olacak kendilerine, sevenlerine de içten bir söyleşi sürprizi. Kendisine bir kere de buradan teşekkür ederim.

 

28 Şubat
Bu Ay Neler Dinledik / Bize Ulaşanlar

Elbette ki çok şarkımız vardı bu ay yine. Öncelikle basın bülteni bize ulaşan tüm single / albüm haberlerine yer vermeye çalıştık. Bu yüzden çok mutluyuz. Ay içinde yayınlanan tüm şarkıları şu başlık altında dinleyebilirsiniz.

 

 

Şimdi gelelim Kadri Karahan top 10’a ki bu kısımda cidden zorlanıyorum demiştim, bu listeyi yapmamdaki sebep de yıl sonunda en iyilerimi seçerken dönüp bakmam, anımsamam, atlamamam oluyor. Tüm hepinizin emeğine sağlık, ama bir şekilde bu şarkılar ruhuma bir tık daha işledi, olay budur.

 

 

Sezen; “Masumlar Apartmanı” dizisi için “Affet” diye bir şarkı yaptı ki diziyi izlemem, izleyesim geldi.

Güçlü ses Yeliz yıllara meydan ve güzel şarkılar okumaya devam etti ve bir Ahmet Kaya sürprizi yaptı.

Çok sevdiğimiz Tuna Kiremitçi “On Numara Olaylar” ile dinleyicilerini mutlu etti ki söyleşimizi de bekleyin derim. Bu albümü konuşmadan geçmek olmaz.

Buğrahan Çayır hem söyleşi konuğum da hem de kendi single şarkısı ve Dengi Dengine projesi ile bu ay dinlediklerim arasındaydı ki konuk etmekten ve tüm sürecini de dinlemekten keyif aldım.

Elif Çağlar her zamanki gibi çok özeldir, çok seviyoruz, ne gelse kendisinden kabul.

Alaz Pesen ismi ile yeni tanıştım ama şarkısı çok eğlenceli, ortam düzelince yeniden partiler yapınca şarkısını çalmak için heyecanlanıyorum.

Bahadır Tatlıöz ve Selçuk Balcı buluşması sürpriz olduğu gibi şahane de bir şarkı kazandırdı müzik dünyasına.

Emre Çakmakoğlu bir süredir takibinde olduğum ve müziklerini keyifle dinlediğim bir müzisyendi, yeni şarkısı ile buluşmak da mutlu etti.

ve sevgili Esra Kaya’yı da bu ay sayfalarımızda konuk ettik ki “Kuzgun”u EP’si içinde çok ayrı tuttum.

Mart’ta görüşmek üzere

 

01 Şubat Pazartesi Sendromu Bugün iki söyleşi hazırladım, birisi cuma günü yayınlanmak üzere, diğeri 90'lı yıllardan bir sürpriz isimle. Yayınlandığı zaman ayrıca paylaşacağım. Pazartesi Sendromu" bir dönem önce bloğumda sonra Müzik Gazetesi isimli bir web sitesinde hazırladığım bir köşeydi. Bugün bunu okudum, bunu izledim, buraya gittim gibi serzenişlerdi. Bu notlar başlığında başka serzenişler, sitemler, eleştiriler sıralayacağım ve biraz iğneli olacağım, piyasa çünkü beni sinir etmekten vazgeçmiyor. Geçenlerde yılın enlerini seçtim ve paylaştım, hala da o liste konusunda en küçük bir tereddütüm yok. Maalesef ki sosyal medya paylaşımlarımda etiketlerimde o isimlerden bir dönüş alamadım çok garip değil mi? Mesela Can Kazaz.…

Genel Bakış

0

Kullanıcı Oylaması: 4.8 ( 1 oy)

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*