“Mücevher” Basın Toplantısı
2005 şubat ayında ilk albümünü yayınlamıştı ki hemen ilk günlerinde söyleşimiz de olmuştu. Devamında o gün bugündür dinleyicisi olmaya devam ettim ve yayınladığı tüm albümleri edindim. 2013 yılında yayınladığım “Akustik Şiirler” kitabımda da kendisini konuk etmekten çok mutlu oldum.
Her birinin üzerinden yıllar geçti. 20’nci sanat yılını kutluyor Adrian ve birçok farklı disiplinden 92 kıymetli sanatçının, Adrian’ın, müziğin tüm renklerini bir araya getirdiği ve geçtiğimiz 20 yıla damgasını vuran eserlerini yorumladığı “Mücevher” albümü tüm dijital müzik platformlarında dinleyicilerle tek seferde buluşuyor. Kadro inanılmaz ki Türkiye’de ve hatta belki de dünyada şu zamana kadar gerçekleştirilmiş en fazla eser ve renk çeşitliliği beraberinde müzisyen barındıran kariyer albümü olarak tek ve adeta bir başyapıt.
Çok geniş bir yelpazede müzik yapan Cem Adrian, 20 yıl boyunca hem kendi bestelerinden hem de türkü ve Türk Sanat Müziği yorumlarından oluşan 20 albüm yayınladı. Cazdan elektroniğe farklı müzik alanlarında çok çeşitli projeler geliştiren sanatçı, dünya çapında her geçen gün daha da büyüyen bir hayran kitlesine sahip. Aynı zamanda ülkemizin açık ara en çok konser veren sanatçısı olan Adrian, Türkiye’de ve dünyanın birçok farklı şehrinde durup dinlemeksizin dinleyicileriyle buluşuyor.
Tüm bu hareketliliğin içinde “Mücevher”i Soho House’un büyüleyici atmosferinde gerçekleşen basın toplantısında kendisinden dinledik ve sorularımızı ilettik. Hepimiz hikayesini çok merak ediyorduk, hem zaman yetersizliğinden ayrıca belirttiği gibi kendisi de herkese eşit durmayı, kimseyi kırmak istemediğinden oluşan bu fikir çok güzeldi. Bazı sorulara verdiği yanıtları da Ekspres sayfalarında derledim. Ayrıca yıllar sonra kısa bir sohbetimiz ve bir de fotoğrafımız oldu. Gerek lansmanlar gerekse basın toplantıları bizi de ayrı bir araya getiriyor ki tanıdık yüzlerle karşılaşmak da günün güzel yanlarından biri oldu. Birlikte hayatın nice “Mücevher” şarkılarına. Bu güzel buluşmada emeği geçenlere de ayrıca teşekkürler.
Kadri Karahan / Kadri’nin Günlüğü
Adrian “Mücevher” Albümü Basın Toplantısından Sorulara Cevaplar
* Ben müziğe bir tarz olarak hiç bakmadım. Her müziğe saygı gösterdim, caz da söyledim rock da ve biliyorsunuz türkü, TSM albümleri yaptım. Bu albümde de herhangi bir tarz gözetmedim. Mesela albümde Emel Sayın bir şarkı söyledi, baktığımda kendisinin kariyerinde söyleyebileceği bir şarkım da varmış. Mesela Ahmet Aslan’ı türkülerde dinliyoruz genellikle ama o da bir şarkıma ses verebildi. Belki de işin benzersizliğini biraz da bu sağlıyor ya da yazdığım metinler. İşte Cem Yılmaz’ın ya da Rutkay Aziz’in okudukları, bunlar hep albümlerde yer alan metinlerdi. Müzik yelpazem hep genişti, müziğe özellikle şunu yaparım, bunu yapmam diye başlamadım. Fazıl Say ile ilk konserimizde daha caz vardı, “Summertime”ı söyledik, türkü vardı “Uzun İnce Bir Yol”u ve devamında kendi şarkılarımı. Bu kadar uzun bir diskografide bu kadar çeşitli eser üretince bu kadar çok disiplindeki insanlara ulaşmak ve onlara söyleyebilmeleri, içinde bulunabilmeleri için bir eser bulabilmek açıkçası kolay oldu. Ama elbette sonuca baktığımızda cemvari bir şey çıktı ortaya. Belki ileride mutlaka başkaları yapılabilir ama bu kadar çeşitlilik olur mu onu bilemiyorum.
* Albümde 10 yaşında görme engelli İpek Nisa Göker isimli, bir genç piyanist de varmesela; ben de biraz ona öğrettim ve ilk defa bir şarkı söyledi bu albüm için. “Hoşgeldin” gibi bir şarkıyı emanet ettik kendisine. Ankara’ya geldiler, piyanoyu kendisi çaldı, vokal kaydını iki kere de aldık ve bitti; bunlar vb. albümü cevherleştiren, samimileştiren işler. Yani bir hit kaygısı ya da çok satsın, kıyamet kopsun, birileri özellikle öne çıksın fikri yok mesela. Teoman’a çektiğimiz klip albüm çıktıktan sonra yayınlanacaktı ama zamanlama öyle gelişti ve biraz erken yayınlandı. Elbette daha popüler olan isimler var ama kendileri öne çıksın diye gösterdiğimiz özel bir durum yok. Herkes kendi dinleyicisine kendisi ulaşıyor. Farkındaysanız sosyal medyamda beni etiketleyenleri zaten paylaşıyorum, harici bir paylaşım yapmıyorum. Albümün içtenliğine bu anlamda herkes inansın istiyorum. Albümde bazı şarkıları kendim mixledim ki onlardan biri de Ayten Alpman’ın şarkısıydı. Tekrar o günkü eski kayıtları buldum, o beni çok duygulandırdı. Yine Beşiktaş Çocuk Korosu ile olan şarkım, o çocukların benim Aylin Aslım ile yaptığım diyaloğu yaşattıkları an.
* Ben mesela bu kadar sevildiğimi bilmiyordum, bazı isimlere korka korka ulaştım, mesela Zülfü Livaneli, kitaplarını üst üste koysanız benim boyumu aşar, şiirimi onaylaması, yorumlaması çok değerli, kıymetli bir şey bu ve daha sonra üstüne Erdal Erzincan’ı arayıp üstüne bir şeyler çalabilmesini istemem, böyle cüret durumlar da var; mesela Mustafa Alabora’nın sesine Erkan Oğur’un, Haluk Bilginer’in sesine Cahit Berkay’ın eşlik etmesi gibi inanılmaz iş birlikleri. Ayrıca hepsi yoğun müzisyenler, zaman ayırmaları belki de çok zor. Belki bir daha bir araya da gelmeyecek isimler, benim için çok değerli. Güzel bir miras bıraktığımı düşünüyorum. Umarım yeni jenerasyona da ilham olur.
* Albüm baştan sona dinlemeye kalktığınızda beş saat sürüyor, o şekilde dinlemek isteyenler için de You Tube üzerinde yer alacak ama başından sonuna nasıl dinleneceğini kestiremem. 100 kadar aranjör yer alıyor mesela “Şeker Prens ve Tuz Kral”da sadece 60 tane müzisyen var. Belki de hiç bu kadar çok müzisyenin yer aldığı bir albüm olmamış bile olabilir hatta.
* Albümde benim tek olarak söylediğim şarkım “Unutulmuyor”a gelince; aslında Sezen Aksu ile bir düet olacaktı; pandemi döneminde yazdım ve Sezen hanım da dinledi, çok beğendi ama biz bir sürü neden dolayı bir araya gelemedik maalesef. Belki bir gün kendisi ile okuma şansını da bulurum.
* İlk başta 20 kadar şarkı ile başlayalım dedik, benim 250’ye yakın şarkım var, 20 yıl boyunca çok çalıştım ve 20-22 yakın albüm ve elbette sayısız da konser yaptım. Proje biraz büyümeye başladı, 20 şarkı yetmez dedik, bir süre sonra dahil edilmezse diğeri kırılabilir durumu da oluşunca işin boyutu biraz değişti. Sonra albümdeki metinlerden birini Yılmaz Erdoğan okuyunca bu da diğerlerini neden okutmayalım durumuna döndü ve bu durumda birçok metin kendine farklı sesler, müzisyenler de buldu. Elbette öncelikle benim için çok değerli olan isimlere ulaştık, burada ne kadar çok sevildiğimi de gördüm çünkü herkes kabul etti. Bir yıl önce başladık bu albümü kaydetmeye, bazı isimlerin mesela Emel Sayın’ın evine gittik stüdyoyu kurduk, Fatih Erkoç ve Kerem Görsev’in, Gülten Kaya’nın kayıtlarını Bodrum’da aldık, otel odalarında bile yapılanlar oldu içlerinde. Birçoğunun kaydını da ben aldım ki bunların çoğunda ayda 20’ye yakın da konser vermeye devam ettim. Doğal olarak yorucu da bir süreçti. Ben biraz portatif bir insanım, stüdyom her zaman yanımdadır.
Basın Bülteni
Cem Adrian, müzik kariyerindeki 20. yılını “mücevher” niteliğinde eşsiz bir albümle kutluyor! Birçok farklı disiplinden 92 kıymetli sanatçının, Adrian’ın, müziğin tüm renklerini bir araya getirdiği ve geçtiğimiz 20 yıla damgasını vuran eserlerini yorumladığı “Mücevher” albümü tüm dijital müzik platformlarında dinleyicilerle buluştu. Eşi benzeri görülmemiş bir ortaklığa dönüşen albüm, Ajda Pekkan’dan Haluk Bilginer’e, Cem Yılmaz’dan Emel Sayın’a, Demet Akbağ’dan Ceza’ya, Mustafa Alabora’dan Bülent Ortaçgil’e, Teoman’dan Okan Bayülgen’e, Demet Evgar’dan Mercan Dede’ye, Emir Can İğrek’ten Mert Fırat’a, Selçuk Yöntem’den Gaye Su Akyol’a, Selda Bağcan’den Sagopa Kajmer’e her nesilden birbirinden önemli isimleri bir araya getiriyor. 80 parçadan oluşan ve Türkiye’de şu zamana kadar gerçekleştirilmiş en fazla eser ve renk çeşitliliği barındıran kariyer albümü olan “Mücevher”, bir başyapıt.
Ekim 2024’te Bilkent Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği konserle kariyerine başlayan Cem Adrian, müzikte sınır ve tarz tanımayan üretkenliği, geniş oktavlı güçlü sesi, müziğin tüm renklerini kucaklayan besteleri ve dili, duygusu kuvvetli şarkı sözleriyle müzik dünyasında kendisine sarsılmaz bir yer edindi. Kendine özgü yorumunu 20 yıl boyunca geliştiren sanatçı, müzisyenliğe olan farklı bakış açısını da tavizsiz duruşuyla sektöre kabul ettirdi. Çok geniş bir yelpazede müzik yapan Cem Adrian, 20 yıl boyunca hem kendi bestelerinden hem de türkü ve Türk Sanat Müziği yorumlarından oluşan 20 albüm yayımladı. Cazdan elektroniğe farklı müzik alanlarında çok çeşitli projeler geliştiren sanatçı, dünya çapında her geçen gün daha da büyüyen bir hayran kitlesine sahip. Aynı zamanda ülkemizin açık ara en çok konser veren sanatçısı olan Adrian, Türkiye’de ve dünyanın birçok farklı şehrinde durup dinlemeksizin dinleyicileriyle buluşuyor.
Cem Adrian’ın, 20. yılın sonunda tüm deneyim ve müzikal birikimini ortaya koyduğu “Mücevher” albümü, tüm dijital müzik platformlarında dinleyicilerle buluştu. Prodüktörlüğünü yine Adrian’ın üstlendiği tarihi albüm, sanatçının 20 yıllık üretimi içerisinden bir seçkinin, bambaşka disiplinlerden sanatçılar tarafından yorumlanmasından oluşuyor. Hem usta isimlerin hem de yeni nesilden92 sanatçının yer aldığı 80 parçalık albümde müzisyenler ve prodüktörler Adrian’ın şarkılarını yeniden yorumlarken, sanatçının farklı duyguları güçlü bir şekilde ifade eden sözleri ise usta oyuncuların seslendirmeleriyle yeniden hayat buluyor.